tag:blogger.com,1999:blog-90893306358842924202024-03-05T01:12:46.026-08:00HAYATIN İZLERİAnonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.comBlogger27125tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-83131819023865726462014-11-21T03:07:00.000-08:002014-11-21T03:07:04.046-08:00OYUN TUTKUSUYLA GELEN BAŞARI HİKAYESİ <h4 style="background-color: white; color: #222222; font-family: Helvetica, Arial, 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 22px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="font-weight: normal;">Huzurlarınızda 13 Yaşındaki Dünyanın En Genç CEO'su!</span></h4>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Helvetica, Arial, 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 22px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBI3zXFdWeOuLbbCz9Rn-JyqB4glTAnb6MoIyUkzEGeAMrNxS5xkmNhN2YIYaz1P0J_oolZnSfi88pLt6WwJpi_JBcUtqZKu96CcCmOAiSmkEwWxlXJY-7TMzs4-RRqCVrAOoXDu6tCgQ/s1600/jordan+jasey.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBI3zXFdWeOuLbbCz9Rn-JyqB4glTAnb6MoIyUkzEGeAMrNxS5xkmNhN2YIYaz1P0J_oolZnSfi88pLt6WwJpi_JBcUtqZKu96CcCmOAiSmkEwWxlXJY-7TMzs4-RRqCVrAOoXDu6tCgQ/s1600/jordan+jasey.jpg" /></a></div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Helvetica, Arial, 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 22px;">
13 yaşında büyük ihtimalle halen büyüyünce hangi mesleği yapmak istediğinizi düşünüyordunuz değil mi? Önünüzde uzun bir vakit olduğunu, halen hayal kurmak için zamanınız olduğuna inanıyordunuz?<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
</div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong>Jordan Casey </strong>ile tanışın. 13 yaşında ve hayal kurmak yerine hayallerini gerçekleştirmek için yola çıktığında sadece 9 yaşındaydı. Bugün dünyanın en genç programcısı, <strong>App Store uygulama geliştiricisi ve CEO’su</strong>. Onlarca ülkede en saygın seminerlerde konuşmalar yapıyor ve ilk bilgisayar oyununu geliştiriyor.</div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
İrlandalı <strong>Jordan Casey</strong> henüz 9 yaşındayken Flash üzerinden oyunlar geliştirmeye başladı. Zamanla bunun ileride de yapmak istediği meslek olduğunu anlayan <strong>Casey</strong>, hayal kurmakla yetinmedi ve gerçekleştirmek için kısa sürede inisiyatif aldı. Oyun yazmak için gerekli olan tüm programları sadece 10 yaşında öğrendi. Üstelik bir yandan da okuluna aksatmadan devam ederken.</div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
Casey 12 yaşında ilk App Store oyunu <strong>Alien Ball Vs Humans</strong>’ı satışa sundu ve şirketi <strong>Casey Games</strong>’i kurdu. Şirketinin geliştirdiği oyunlar bir kenara düzenli bir şekilde dünyanın dört bir yanında konferanslara katılıyor ve aralarında <strong>LinkedIn</strong>, <strong>Amazon</strong>, <strong>PayPal </strong>gibi sitelerin CEO’larının da bulunduğu dinleyicilere genç bir CEO olarak zor yoldan öğrendiklerini anlatıyor. Sadece geçtiğimiz birkaç ay içinde<strong>Almanya</strong>, <strong>İngiltere</strong>, <strong>Fransa</strong>, <strong>ABD </strong>ve <strong>Hindistan</strong>’da konferanslara katıldı.</div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
Casey’nin kahramanları Apple’ın kurucuları Steve Jobs, Steve Wozniak ve fenomen haline gelen<strong>Minecraft </strong>oyununun yaratıcısı Markus Persson. En iyi fikirlerini ise anneannesinin evinin arka bahçesinde duvara şut çekerek top oynadığında bulduğunu söylüyor. Bir sonraki hedefi ise şirketi ile XBOX ve Play Station için oyun geliştirmek.</div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong>Jordan Casey</strong>’nin hikayesinden alınacak çok ders var ama bunların çoğunu uygulamak bizim için geç olabilir. Belki çocuklarımız için… Video oyunları ve teknolojiyi çocuklarınızda geçici bir heves veya zararlı unsurlar olarak görmeyin. Eğer çocuğunuzun bunlara ilgisi varsa, <strong>teknolojiyi sadece tüketen değil, üreten birisi olması için de onu cesaretlendirin</strong>. Oyun ve programcılık sektörü sahip olduğu devasa imkanlara rağmen halen bir okul diploması yerine sahip olunan beceriye bakılan nadir sektörlerden birisi. Çocuğunuz eğer teknoloji ile iç içe olmak istiyorsa, bunu bir tehlike olarak görmeyin, çocuğunuz için bir fırsata ve kariyere nasıl çevirebileceğinizi düşünün.</div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
Sizin çocuğunuzun tutkusu nedir?</div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
KAYNAK:www.kigem.com</div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<br /></div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-72203284944838668672014-11-03T02:02:00.000-08:002014-11-03T02:02:32.980-08:00MANTIKSIZ İNANÇLARIMIZ<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Hızla akıp geçen zaman içinde
hepimiz kendimize bir takım inançlar ediniriz.Sahip olduğumuz bu inançlar
doğrultusunda da hayatımıza yön veririz.Başarılarımız, başarısızlıklarımız,
kazançlarımız, kayıplarımız, sevinçlerimiz, üzüntülerimiz ve daha birçok şeyi
onlara bağlı yaşarız.Yaşamın her alanında etkisini görmemiz mümkündür.Kimisinin
farkındayız kimisinin varlığından bile haberdar değiliz.Oysa ki farkında
olmadığımız ve bizim hayatımıza yön veren önemli inançlarımız vardır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
İnançlarımızı gözden
geçirdiğimizde bunların kimisinin mantıksız inançlar olduğunu göreceğiz.
Mantıksız inançlar, ilerlememizi engelleyen bizleri olumsuz yönde etkileyen
inançlardır.Birçok mantıksız inancımızın, çocukluğumuzun ürünü olduğu genel bir
kanıdır.Bu inançlar, ebeveynlerden veya önemli başka figürlerden özümsenmiş
mesajlar olabilir.Bazen olumsuz düşüncelerimiz irade dışıdır ve nereden
kaynaklandığının farkında olamayız.Bu inançların nerden kaynaklandığına
bakılmaksızın, bilişsel terapistler inancın mantıklı mı yoksa mantıksız mı
olduğuna karar vermek için dört ana kriter belirlemişlerdir.Bunlar:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l1 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->1.<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span><!--[endif]-->İnanç esnek mi (mantıklı) veya değişmez mi
(mantıksız)?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l1 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->2.<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span><!--[endif]-->İnanç gerçek ile uyumlu mu (mantıklı), uyumsuz
mu (mantıksız)?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l1 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->3.<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span><!--[endif]-->İnanç akla uygun mu (mantıklı), yoksa değil mi
(mantıksız)?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l1 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->4.<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span><!--[endif]-->İnanç, birey ve bulunduğu sosyal grup için büyük
ölçüde üretken sonuçlara öncülük ediyor mu (mantıklı), yoksa birey ve bulunduğu
sosyal grubu verimsiz hale mı getiriyor (mantıksız)?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 35.4pt;">
Yukarıda saymış olduğumuz dört
madde bize inançlarımızın mantıklı mı yoksa mantıksız mı olduğunu
göstermektedir.Fakat birçok mantıksız inancımızın kolay kolay farkına
varamayız.Bu nedenle sizlere birkaç mantıksız inan örneği vermek istiyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo2; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span></span><!--[endif]-->İnsanlar benim beklentilerime göre yaşamalılar,
yoksa yaşam çekilmez olur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo2; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span></span><!--[endif]-->İnsanlar bana adil davranmalıdır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo2; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span></span><!--[endif]-->Benim için önemli olan herkes tarafından
onaylanmalı ve kabul edilmeliyim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo2; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span></span><!--[endif]-->Eğer istediğim her şeyi elde edemezsem, tamamen
mutlu olamam.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo2; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span></span><!--[endif]-->Dünya berbat bir yer, çünkü bana hakkım olanı
vermiyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo2; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span></span><!--[endif]-->Hiç kimseye güvenemezsin.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo2; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt; font-stretch: normal;">
</span></span><!--[endif]-->Hiçbir şeyi tamamlayamam/bitiremem.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 35.4pt;">
Daha birçok mantıksız inanç
sıralayarak listeyi uzatmamız mümkündür. Fakat burada önemli olan kendi
sınırlayan inançlarımızı tespit ederek onları hayatımızdan çıkarmaktır.Çünkü
onlar daha verimli ve mutlu yaşamamızı engelleyen şeylerden biridir.Sınırlayıcı
inancınızı öğrendiğiniz zaman iki haftanızı onu hiç düşünmeden geçirmeyi
deneyin. Hayatınızı olumsuz anlamda etkilediğini düşünüyor ve üstesinden
gelemiyorsanız bir uzmandan destek alabilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 35.4pt;">
Unutmayalım
ki bu hayatta neye inanıyorsak onu yaşıyoruz.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-91611680431954058702014-10-14T04:30:00.000-07:002014-10-14T04:30:51.308-07:00AVUÇLARINIZDAKİ YILDIZ... Mutluluk üzerine yazılmış yüzlerce yazı okuyabilirsiniz.Buna rağmen okumakta olduğum Ustaca Sevmek adlı kitabın bir bölümü sizlerle paylaşmak istedim.Çünkü Don Miguel Ruiz çok sade ve anlaşılır bir dille anlatmış. Lafı çok fazla uzatmadan o bölümü paylaşacağım.<br />
<br />
"Adamın sevgiyle dolup taşan yüreği bir akşam bir mucize gerçekleştirmiş.Yıldızları seyrederken aralarında en güzelini bulmuş.Sevgisinin büyüklüğüyle bu yıldız gökten yeryüzüne, ellerinin arasına kaymış.Mutluluğu çok derinmiş, kadına gidip sevgisini kanıtlamak için yıldızı eline vermeye can atmış.Yıldızı kadının avuçlarına bıraktığı an kadının yüreğinde kuşku gelip geçmiş. Aşırıymış bu sevgi.İşte o an yıldız ellerinden düşüp binlerce küçük parçaya ayrılmış.<br />
Yanlış kimindi? hatanın ne olduğunu bilmek ister misiniz?Adamın yanlışı mutluluğunu kadına verebileceğini düşünmekti.Mutluluk asla dışımızdan gelmez.adamın mutluluğunun kaynağı içinden gelen sevgiydi.Kadının mutluluğunun kaynağı da kendi içinden gelen sevgiydi. Ama adam kadını mutluluğunun sorumlusu kıldığı an kadın yıldızı parçaladı.<br />
Mutluluğumuzu alıp başka birisinin ellerine bırakacak olursanız er geç kırılacaktır.Mutluluğunuzu başka birisine verirseniz alıp götürebilir. Çünkü mutluluk yalnızca sizin içinizden gelebilir ve sevginizin sonucudur. Başka birisini hiçbir zaman kendi mutluluğumuzdan sorumlu kılamayız. Ama evlenirken ilk yaptığımız yüzükleri birbirimizin parmağına takmaktır. Onun sizi, sizin onu mutlu kılacağınız beklentisiyle yıldızlarımızı birbirimizin eline veririz. Birisini ne kadar çok severseniz sevin onun olmasını istediği kişi olamayacaksınız.<br />
Bu, daha başlangıçta çoğumuzun düştüğü bir yanlış. Mutluluğumuzu eşimize dayandırıyoruz, ilişki de bu şekilde tıkanıp kalıyor. Tutamayacağımız sözler veriyor, kendimizi başarısızlığa mahkum ediyoruz."<br />
<br />
Umarım sizlerde avuçlarındaki sevgi yıldızlarını, bir ömür parlak tutabilmeyi başaranlardan olursunuz.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-89893676685397667742014-09-02T07:12:00.002-07:002014-09-02T07:12:23.903-07:00Hayat...
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Hayat bir verip bir alıyorsun<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Nedir amacın? Nedir alıp vermediğin?<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Tam mutluluğu yakaladım derken
dikenlerin tatlı tatlı can yakıyor<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Ne gariptir ki mutluluğun etkisiyle
canının yandığını da hissetmiyorsun.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Savunmasız anımızda sınıyorsun bizi.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Acılarımızı yaşarken arada fısıltıyla
"mutluluk da var" diyorsun.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Her şey sırayla diyorsun lakin bizim
yaptığımız sıralamayı beğenmiyorsun<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Sahne senin diyorsun rolleri sen
belirliyorsun.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Özgürsün diyorsun kanat veriyorsun
kanatlara uçacak gücü vermiyorsun.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Bazen tercih senin diyorsun tek seçenek
sunuyorsun.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Buldum derken elimden alıyorsun.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: Calibri;">Nesin? Kimsin? Var mıdır senin de zayıf
noktaların?<o:p></o:p></span></span></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-46918656107857110342014-06-30T04:27:00.000-07:002014-06-30T04:27:19.172-07:00HAYAT ARKADAŞINIZ
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-indent: 35.4pt;">
<o:p> </o:p>Günümüzde kronik hastalığı olan
kişilerin sayısı giderek artmaktadır. Hepimizin çevresinde duyduğu
hipertansiyon, şeker, kronik böbrek yetmezliği, kanser bunlardan sadece
birkaçıdır. Bu hastalıkları olan kişiler, farklı tedavi şekillerine sahip
oldukları gibi farklı yaşam şekillerine de sahip olurlar. Size bu hastalıkların
her hangi birisinin tanısı konulduğunda o artık sizin hayat arkadaşlarınızdan
biri olacaktır. Yaşamınızın geri kalan kısmını onunla birlikte sürdüreceksiniz.</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-indent: 35.4pt;">
Zaman zaman size itiraz edecek ve
onunla geçinemediğiniz anlar olacaktır. Çünkü siz kahveyi bol şekerli içmeyi
severken o bunu sevmeyecektir. Sadece içtiğiniz kahveye müdahale etmekle
kalmayacak. Yediğiniz yemeklere, hobilerinize, alışkanlıklarınıza kimi zamanda çalışma
temponuza karışacaktır. Hayatın her alanında olduğu gibi bu alanda da sizden
fedakarlık istenecektir... Sizde bu yolda daha mutlu olabilmek için yaşam
şeklinizi yavaş yavaş değiştirmeye başlayacaksınız. Artık yemekler daha tuzsuz,
kahveler- çaylar daha şekersiz bir de alkol alıyorsanız azaltmanız hatta
bırakmanız gerekebilir. Çok yoğun çalışıyorsanız yeni hayat arkadaşınız bunu da
gözden geçirmenizi isteyebilir.Bu saydıklarıma sizde birçok madde
ekleyebilirsiniz.</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-indent: 35.4pt;">
Bazı zamanlarda da beklenmedik
bir anda birden fazla hayat arkadaşınız olabilir. Hatta bunlar bile aralarında
anlaşmazlıklar yaşayabilirler. Kimisi fazla su içmenizden hoşlanmayabilir,
kimisi şekerden, kimisi tuzdan…Birinin gönlü hoş olurken diğeri size zorluklar
çıkarabilir. İşte burada asıl önemli görev size düşüyor. Aradaki dengeyi
korumak size daha kaliteli ve uzun bir hayat sunacaktır.</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-indent: 35.4pt;">
Bu arkadaşlar sadece sizin
yaşamınızda değişiklikler yaratmayacaktır. Çevrenizde ve ailenizde de
değişiklikler olacaktır. Belki de ailenizden birini seçeceksiniz. Seçtiğiniz
kişi bu yolda sizin elinizi sıkıca tutan, size her adımda yardımcı olan kişi
olacaktır.Arada bir ziyaret ettiğiniz hastaneye,artık daha sık gitmeye
başlayabilirsiniz.Çünkü bazı hayat arkadaşlarınızla ancak böyle mutlu olacaksınız.
</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-indent: 35.4pt;">
Bu noktada yapmanız gereken en
önemli şey yaşamınıza yeni bir bakış açısı ile bakmak.Ve bir takım sorulara
kendi içinizden cevaplar vermek.Bu durumda daha iyi neler yapabilirsiniz? Bunu
yalnızca siz mi yaşıyorsunuz? Hayatınızdaki<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>kronik hastalıkla yaşam programınızı nasıl düzenleyebilirsiniz? Nelerden
vazgeçmelisiniz? Neleri kazanmalısınız? Güçlü yönleriniz neler ve bunları nasıl
kullanabilirsiniz? Yeni hedefleriniz var mı? Hastalığınızla ilgili yeterli
bilgiye sahip misiniz? </div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;">
<span style="mso-tab-count: 1;"> </span>Saymış
olduğumuz soruların sayısını arttırabilirsiniz.Hayatınızda gelişen olumlu
şeylere biraz daha fazla odaklanarak moral ve motivasyonunuzu
yükseltebilirsiniz.Her şey sizin baktığınız pencerenin rengine göre şekil
değiştirecektir.Her anın kendine özgü güzelliğini fark edeceksiniz.Yeni hayat
arkadaşınızı ne kadar hoş karşılar ve onunla yaşamayı severseniz o da size aynı
şekilde cevap verecektir.İlk adımı onları sevmeye başlayarak atın ve onlardan
korkmayın.</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;">
<o:p> </o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-78636355359746999542014-06-11T05:48:00.000-07:002014-06-11T05:48:39.694-07:00AFFETMEK BİR KOZMİK UNUTMADIRBugün sizlerle yaşamımız boyu bizler için çok önemli olan bir konu hakkında paylaşımda bulunmak istiyorum.Yazıyı bir internet sitesinden okudum ve sizlerle paylaşmanın faydalı olacağını düşündüm. Okuduktan sonra kendinize biraz vakit ayırıp affetmeniz gereknleri bir liste yapın ve ilk adımı atın.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ6fs8KCz19KKJDJH-O5gNeSDcZCzyt6SgRgF75oB-0ur-XYnvbOH_nTl6EZMT3yfjx_e86W-lizAGjA4IUC0gRpaj6UDmhv6uZbAoYMsAcKA-cf4qgejn7RTAmwgE2xiYoCz_GAE2XtM/s1600/affetmek.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ6fs8KCz19KKJDJH-O5gNeSDcZCzyt6SgRgF75oB-0ur-XYnvbOH_nTl6EZMT3yfjx_e86W-lizAGjA4IUC0gRpaj6UDmhv6uZbAoYMsAcKA-cf4qgejn7RTAmwgE2xiYoCz_GAE2XtM/s1600/affetmek.jpg" height="133" width="200" /></a></div>
<br />
En uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuk... Affetmek bu
yolculuğun en kestirme yolu...<br />
<br />
Affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır; dersi
görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda kalsak bile...<br />
<br />
Marie Balter adındaki kadının affetmekte zorlanacağı çok şey vardı. Kendisine
bile bakmaktan aciz, alkolik bir annenin evlilik dışı dünyaya gelen çocuğuydu.
Beş yaşına geldiğinde çocuk bakım yurduna yerleştirildi. Daha sonra bir çift
tarafından evlat edinildi.<br />
<br />
Sadist çift küçük kızı, evin mahzenine kapayıp, ona sistematik biçimde
işkence ediyordu. Çiftin saygın konumu, küçük kızın yaşadıklarını çevreden
kolaylıkla gizliyordu.<br />
<br />
Marie on yedi yaşına geldiğinde depresyondan felç geçirdi. Kas spazmları ve
boğulurcasına astım hastalığı çekiyordu. Halisünasyonlar da gördüğü için
doktorlar ona yanlışlıkla şizofreni teşhisi koydu.<br />
<br />
Bundan sonraki 17 yılı akıl hastanesinde geçti. Akıl hastanesinde geçen
yıllarda umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranan kız, yemek yiyemiyor, fazla
kımıldayamıyor ve intihar etmeyisıkça düşünüyordu.<br />
<br />
Otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar, Marie'nin durumunu yeniden
değerlendirdiler. Onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik
atak yaşadığına karar verdiler.<br />
<br />
Arkadaşlarının ve kendisini seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla,
Marie hastaneden çıktı. Artık yaşamını nasıl sürdüreceğine kendisinin karar
vermesi gerekiyordu. Terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuz dört yılı
ziyan olmuş bir kişiydi. Kızgın, öfkeli, umutsuz olmak onun en doğal
hakkıydı.<br />
<br />
Yaşamının sorumluluğunu üstlenmeden, devlet yardımıyla hayatının sonuna kadar
yaşayabilirdi. Ama o bu yolu seçmedi. Marie, üniversiteye girdi ve mezun oldu.
Evlendi. Harvard Üniversitesi' nde mastır yaptı. Psikiyatrik hastalarla çalıştı,
konferaslar verdi. Biyografisini yazdı. Hayatı film oldu ve televizyonlarda
gösterildi. Elli sekiz yaşındayken, on yedi yılını geçirdiği hastaneye yönetici
olarak atandı. Associated Press Ajansı, onun yeni görevini haber yaparken, o
zaferinin açıklamasını şöyleyaptı:<br />
<br />
"Eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan
edilmiş bir yaşam olurdu. Ve bu gün bu hastaneye yönetici olarak
dönemezdim."Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-20266271209432931962014-05-29T02:12:00.000-07:002014-05-29T02:21:26.136-07:00Mükemmel ilişkinin 20 bilimsel sırrı <br />
<br />
Pek çok insanın öncelikli hayalleri arasında mutlu ve sağlıklı bir
birlikteliğe sahip olmak var. Ünlü psikolog, yazar ve sosyal bilimci David
Niven, son kitabı ’The 100 Simple Secrets of Great Relationships’te (İnsan
İlişkilerinin 100 Sırrı) mükemmel bir ilişkiye ulaşmanın sırlarını açıkladı. <br />
<br />
Yaptığı araştırmalar nedeniyle Ohio Devlet Üniversitesi ve Harvard
Üniversitesi tarafından birçok kez ödüle layık görülen ünlü yazar David Niven
mutlu ailelerin, sağlıklı ve başarılı insanların 100 sırrından sonra ’İnsan
İlişkilerinin 100 Sırrı’ adlı kitabıyla mutlu ve sağlıklı bir beraberliğe giden
yolda, atılması gereken adımları okuyucularıyla paylaşıyor.<br />
<br />
KIYASLAMA YAPMAYIN<br />
Niven’in mutluluğa ulaşmak isteyenlere kıyaslama
yapmaktan kaçınmalarını öneriyor. Hayatımızı başkalarınınkiyle kıyaslamak onu
değiştirmez. Ancak yazara göre kendi hayatımız ile ilgili nasıl düşündüğümüzü
değiştirir! Nitekim bir arkadaşımızı mükemmel bir ilişkinin keyfini sürerken
gördüğümüzde kendi ilişkimizi sorgulamaya başlıyoruz. Sorunlar yaşarken
gördüğümüzde da kendi ilişkimizin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.<br />
<br />
PERİ MASALLARINA ALDANMAYIN<br />
Yazara göre her ne kadar hikayelerde yaşanan
büyük aşkları yaşamayı beklemesek de içten içe bunun hayalini kuruyoruz. Niven’a
göre yapmamız gereken hayalini kurduğumuz büyüyü partnerimize karşı duyduğunuz
sevgide görmek ve masallarda yaşanan şeylerin beklentisi içine girmemek.<br />
<br />
ORTAK İLGİ ALANI OLUŞTURUN<br />
Günümüzün çoğunu kariyer peşinde koşmak ve
gündelik görevlerimizi yerine getirmekle geçiriyoruz. Bu da kişilerin
ilişkilerinde ortak ilgi alanları bulmaya çalışmalarını son derece önemli
kılıyor. Çünkü ortak ilgi alanları partnerler arasında pozitif bir iletişim ve
eğlencenin oluşmasını destekler.<br />
<br />
ZİHNİNİZİ OKUMASINI BEKLEMEYİN<br />
Üzücü bir durumda olduğunuzda partnerinizin
sıkıntınızı kendiliğinden anlamasını beklemeyin. Karşı taraf zihninizi okuyamaz.
Çoğunlukla partnerimize duygularımızı anlatmadan, bizi yalnız bırakmakla itham
ediyoruz. Yapmanız gereken, partnerinize hissettiklerinizi anlatmak.<br />
<br />
ACELEYE GEREK YOK<br />
Kişilerin evlenmeye ve çocuk doğurmaya karar verdiği yaş
dilimi son yüzyılda, her on yılda bir artıyor. Yazara göre bu durumun maddi
baskılar ve bağımsızlığını ilan etmek gibi pek çok nedeni var. Acele etmenize
gerek yok. Çünkü ilişkiler birinci gelenin ödüllendirildiği birer yarış değil.
Kitapta yer alan araştırma, geç yaşta evlenmenin ne hayat, ne de yaşanan ilişki
üzerinde negatif etkisi olmadığı kanıtlanıyor.<br />
<br />
MİZAH DUYGUNUZU GELİŞTİRİN<br />
Yazara göre bir ilişkide iyi bir mizah
anlayışına sahip olmanın ortalama bir günü daha eğlenceli kılmaya ve kötü bir
günün yükünü azaltmaya faydası olur. Yazar; bu mizah anlayışının pozitif bir
yönü olması gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü negatif espriler sadece tansiyonu
artırır.<br />
<br />
KALİTELİ ZAMAN<br />
Eğer birlikte en çok zaman geçirmek istediğimiz insanı
bulmuşsak neden onunla mümkün olan en kaliteli zamanı birlikte geçirmeyelim ki!
Çünkü ilişkiler birlikte geçirilen zamanın miktarı ile değil kalitesi ile
gelişir!<br />
<br />
GELECEK ÖNEMLİ<br />
Yazara göre bazı insanlar ilişkilerinin başarılı bir
geçmişi varsa o zaman yapılması gereken her şeyin başarılmış olduğunu düşünme
yanılgısı içine giriyor. Oysa ilişki geçmişe değil, geleceğe doğru inşa
edilir.<br />
<br />
AÇIK OLMAK ŞART<br />
Bir ilişkinin mutlu ya da mutsuz olduğunu düşünün.
Partnerlerin birbirleri ile nasıl iletişim sağladıkları çok önemli. Yazara göre
sağlıklı bir ilişki içerisindeki çiftler, iyi ya da kötü her ne yaşıyorlarsa
bunu partnerleri ile paylaşıyor: "Hiçbir şeyi içinizde tutmayın! Çünkü kendi
gerçekliğinizi paylaştığınız zaman hayatınızı da paylaşmış olacaksınız ve bu
süreçte partneriniz ile aranızda oluşacak olan bağ her şeyin üstesinden
gelmenizde size yardımcı olacaktır!"<br />
<br />
ONUNLA ARKADAŞ OLUN<br />
Biriyle yıllar boyu süren bir araba yolculuğuna
çıkacağınızı farz edin! Bu sürede bu kişiye son derece yakın olacaksınız.
Dolayısıyla söz konusu kişinin aynı zamanda arkadaşınız olmasını da istersiniz.
İlişkiyi sürdüren geçici heyecan ya da zevklerden çok arkadaşlık, karşılıklı
saygı, hayranlık ve ilgi olacaktır. Uzun vadeli ilişkiler gelişimlerini ve
hayatta kalmalarını sağlam bir arkadaşlık temeline borçludur!<br />
<br />
MUTLULUĞU ÖNCE KENDİNİZDE ARAYIN<br />
İnsanlar, sevgi dolu ilişkilere ihtiyaç
duyar. Hepimiz yakın sosyal ilişkilerden fayda görürüz. Ancak çoğumuz bir
ilişkinin bizi tamamlayacağına, hayatımızdaki boşlukları dolduracağına inanırız!
Halbuki gerçekte kim olduğunuzla ilgili olarak mutlu değilseniz, bir ilişki bu
durumu değiştirmeyecektir! Bu, sağlıklı bir ilişki sürdürmenizi de
zorlaştıracaktır!<br />
<br />
PARANIN ÖNEMİ AZALIR<br />
Hayalimizdeki partner varlıklı biri olabilir. Ancak
varlıklı kişi ile bir ilişki yaşamaya başladıktan sonra paranın önemi ilişkinizi
değerlendirirken etkisiz bir hale gelecektir! Kitapta yer alan araştırma
sonucuna göre, sadece gelirin veri olarak alındığı bir ilişkinin başarısı ile
ilgili bir tahmin yapmak imkansız! Çünkü servet bir ilişkinin uzunluğu ve
tatminlik derecesi üzerinde bağlantısız!<br />
<br />
ONU ÖNEMSEYİN<br />
Fikir, zevk ve tercihlerinizin mükemmel bir uyumla buluştuğu
bir ilişkiyi ne yazık ki yaşayamayacaksınız! Niven; bu boş fanteziyi tercih
etmemenizde de ısrarcı... Zıtlıkların daima ilişkiyi canlı tuttuğunu, rehavet
hissinden uzaklaştırdığını ve birey olarak gelişimi artırdığını savunuyor.
İlişkinizdeki zor zamanlarda sizin için en önemli olanın ne olduğunu karşı
tarafa göstermelisiniz! Farklılıklara rağmen ona değer verdiğinizi göstermeniz;
sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur.<br />
<br />
SORGULAMAYI BIRAKIN<br />
Çoğumuz birlikte olduğumuz kişinin geçmişini merak
ederiz. Özellikle ciddi ilişkilerini. Uzun vadede endişe, kıyaslama ve eninde
sonunda kavga ortamı yaratacaktır. Siz; birlikte olduğunuz kişinin geçmişteki
partnerleri ile bir yarışma içerisinde değilsiniz.<br />
<br />
KENDİNİZE İNANIN<br />
İlişki bir ihtiyaç değildir. Özde; sağlığınız ve
mutluluğunuz için bir ilişkiye ihtiyacınız yok. Yaşadığınız ilişki belki de
hayatınızın önemli bir kısmını teşkil edebilir, ama siz hayatta kalmak ve
gelişmek için gerekli olanlara zaten sahipsiniz! İçinde bulunduğunuz durum her
ne olursa olsun; kendinize inanın ve önce tek başınıza ayakta durabildiğiniz
gerçeğini kabul edin. <br />
<br />
Çevrenizdekilerinfikirlerini dinlemeyin<br />
Önemli bir karar vermemiz
gerektiğinde genellikle ikinci bir görüş alırız! Niven; bu eğilimi kesinlikle
desteklemiyor. İki kişinin oluşturduğu dünyayı, aradaki iletişim ya da
elektriğin seyrini üçüncü kişilerin asla çözümleyemeyeceğini vurguluyor ve
ilginç saptamalarda bulunuyor: "Birincisi; hiç kimse sizin gerçekten neye
ihtiyaç duyduğunuzu ve neye değer verdiğinizi sizden iyi değerlendiremez.
İkincisi insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine nazaran
daha olumsuzdur. Kısacası akıl danıştığınız kişiler; ilişkinizdeki negatif
yönleri görmeye pozitif yönleri görmekten daha meyillidir!" <br />
<br />
Korkuya yenik düşmeyin<br />
Kendi ayakları üzerinde duran, ne istediğini bilen
bir kadın olmanıza rağmen; benliğinizi doğru şekilde yansıtmanız kimi zaman
mümkün olmayabilir. Fobiler ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilen nedenler
arasında. O gerçekte nasıl biri, geçmişte yaşadıklarımızın yine yaşayacak
mısınız, sizden nasıl bir birliktelik bekliyor, bencil mi, sorumsuz mu? Bu gibi
sorular; her kadının hayatının bir döneminde zihnine üşüşebilir. Oysa; olumsuz
bir durum ile karşılaşacağınızda ilişkinizi sorgulamaktan vazgeçmeniz gerekiyor.
<br />
<br />
İşlerinizi eve getirmeyin<br />
İş gününüz sona erdiğinde işiniz tamamıyla
ofiste kalmalı. Zihninizden de silinmeli! Kitapta yer alan bir araştırma
sonucuna göre; çalışmaya ya da iş düşünmeye neredeyse hiç ara vermeyen
işkoliklerin diğer kişilere oranla özel yaşamlarından memnun olduklarını
söylememelerinin üç kat daha olası bir durum olduğu belirtiliyor. <br />
<br />
Acılarınızı unutmalısınız!<br />
Kırıldınız ve sonra sizden özür dilendi. Çok
acı çektiniz ama karşı tarafı affetmeye karar verdiniz! Ancak içinizdeki acı
hemen ortadan kaybolmuyor ve hissettiğiniz bu acının travmasını içinizde
taşıyorsunuz. Ama bu acıyı geride bırakabilmeyi öğrenmelisiniz! Çünkü acıyı
içinizde tutmanız, yaranın taze kalmasına neden olur. <br />
<br />
Mükemmeli aramayı bırakın<br />
Günümüzde mutsuz birlikteliklerin belki de en
büyük nedeni; ’Daha mükemmelini yaşayabilirim’ düşüncesinden kaynaklanıyor.
Sağlıklı ve tatmin edici ilişki daima mevcuttur ya da yaratılabilir! ’Mükemmel
ilişki’ diye bir kavram asla var olmamıştır. Bu nedenle; Her konuda sizinle
hemfikir olan ya da her an sizi mutlu edebilecek biri ile karşılaşmayı ısrarla
beklemek yerine; sizi en fazla tatmin eden ilişkiyi yeşertmeyi denemelisiniz.
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-86959535730678232082014-05-26T07:46:00.000-07:002014-05-26T07:46:05.836-07:00RENKLERİN ENERJİSİHer rengin bir enerjisi olduğunu biliyor muydunuz? Renk terapisinin yüzlerce
yıl önce Uzakdoğu''da uygulanmaya başlandığını söyleyen sağlıklı yaşam uzmanı
Işık Kırgız, doğru rengin pek çok hastalığı iyileştirici etkisi olduğu
görüşünde.<br />
<br />
Göğüs kanseri teşhisi konan ünlü pop yıldızı Kylie Minogue ameliyat için
yattığı hastanedeki odasını pembeye boyattı ve baştan sona pembe objelerle
süsledi. İlk çocuğuna hamile olan Britney Spears da son klibinde pembeler içinde
çıktı seyircinin karşısına. Öyle ki Hummer cipinin koltuk döşemeleri bile
pembeydi. Her iki yıldızın da pembeyi tercih etmesinin altında bu rengin
taşıdığı enerji yatıyor. <br />
<br />
Duygunun ve saf sevginin rengi olan, hayallerin ve korunma duygusunun
pekişmesini sağlayan pembenin aynı zamanda ağrıları hafifletme gibi bir özelliği
de bulunuyor. Renk terapisi; renklerin bedenle dengesini, enerjisini kurarak
zihinsel, fiziksel, ruhsal ve duygusal anlamda rahatlama sağlıyor. Bu terapinin
geçmişi çok eskilere dayanıyor. <br />
<br />
Tibet''te, Uzakdoğu''da yüzlerce yıl önce uygulanmaya başlanan terapi,
zamanla daha bilimsel bir potaya taşınmış ve renk dalga boylarının insan bedeni
üzerinde ciddi etkilere sahip olduğu ortaya çıkmış. İnsanların günlük
hayatlarında giydiği, kullandığı renklerin ruh hallerini ortaya koyduğu, yaşam
stillerini anlattığı belirlenmiş.<br />
<br />
<strong>TURUNCU NEŞE KAYNAĞI</strong><br />
<br />
Sağlıklı yaşam uzmanı Işık Kırgız, renklerden yararlanmak için onların
anlamını ve hayattaki yerini bilmek gerektiğini söylüyor: "Renklere sadece
hayatımızdaki tonlar olarak değil, bize verdiği enerji olarak bakmalıyız. Her
rengin anlamı var. Çünkü hepsi farklı dalga boylarına sahip. Farklı dalga
boylarına sahip oldukları için de farklı enerji taşıyorlar. Örneğin, bütün
renklerin kaynağı olan beyaz, hayata dair olguların açılımıdır." <br />
<br />
Birtakım problemler yaşayan veya yorganın altından çıkmak istemeyenlerin
mutlaka turuncu ya da kırmızı giymeleri gerektiğini söyleyen Kırgız, bu
renklerin taşıdıkları enerjiyi bu sayede bize de yükleyeceklerini anlatıyor.
Depresif, gergin, kızgın durumlarda ise kırmızı ve turuncunun kesinlikle
kullanılmaması gerekiyor. <br />
<br />
Renkler sağlıkta ve bedeni arıtıp, temizlemek için de aktif rol oynuyor.
Mesela yüksek tansiyon ya da yüksek ateşte mavi kullanıldığı takdirde tansiyon
ve ateşte düşme gözleniyor. Aynı zamanda aşırı kanamalarda da mavi kanamayı
azaltıyor. Düşük tansiyonda, dolaşım bozukluğunda, eklem ağrılarında, kilo
probleminde kırmızı; bağırsak tembelliğinde sarı kullanmak ya da düşünmek
yardımcı oluyor. <br />
<br />
Pembe ise rahatlatıcı bir renk olduğu için ağrıları hafifletiyor. Renklerin
enerjisinden yararlanmak için ille de o renkte bir kıyafet giymeniz gerekmiyor.
Kırgız''a göre bir taş, obje ya da sadece düşünerek o rengin enerjisini
alabiliyorsunuz.<br />
<br />
<strong>KİLO VERDİRİYOR</strong><br />
<br />
Işık Kırgız''ın uyguladığı ''biyofoton'' tedavi filtreleri de renklerden
yararlanarak sorunlardan kurtulmayı vaad ediyor. Mekanizma olarak doğal ışık ve
vücudun kendi enerjisini kullanan biyofotonlar çeşitli renk dalgalarından
oluşuyor. Vücuda yapıştırılarak kullanılan biyofotonlar, kırışıklıkların,
lekelerin, selülitin, vücuttaki ciddi ağrıların yok olmasını sağlıyor. Migreni
olanlar, migren noktalarına yapıştırıyorlar. Biyofotonlardaki renk dalgaları
damarları yavaş yavaş gevşetiyor ve vücut rahatlıyor. Böylelikle örneğin migren
ağrısı da bir süre sonra yok oluyor. Biyofotonlar sigarayı bırakmada da yüzde 90
başarı sağlıyor. <br />
<br />
Avrupalılar, aynı zamanda anti-stres özelliği bulunan biyofotonları
çantalarında taşıyor ve stresli anlarında çıkartıp stres noktalarına
yapıştırıyor. Renklerin enerjisinden yararlananlar ve bulundukları durum içinde
hangi rengi kullanmaları gerektiğini bilenler çok daha kolay bir yaşam
sürüyorlar. Sağlıklı yaşam uzmanı Işık Kırgız, bu uygulamanın kesinlikle tıbbi
tedavinin yerini tutamayacağını; sadece destekleyici terapi olduğunu da
ekliyor.<br />
<br />
Doğadaki tüm renk dalgalarının bir enerjisi var. Renklerden alınan bu
enerjilerin de kişinin psikolojisini etkilediği varsayılıyor.<br />
<br />
<strong>TURUNCU</strong> Neşe verici bir renk. Dışa dönüklük, canlılık ve heyecan, cinsellik
duygularını harekete geçirir. <br />
<br />
<strong>MAVİ</strong> Sezgilerin rengi. İç dinginliği, sevgi, huzur, sakinlik ve barış
duygularını pekiştirir. <br />
<br />
<strong>KIRMIZI</strong> Canlandırıcı etkisi var. Motivasyonu, enerji, coşku ve yaşama
sevincini, sıcaklık ve aşk duygularını, kan basıncını ve vücut ısısını harekete
geçirir. <br />
<br />
<strong>YEŞİL</strong> Güvenin rengi. Paylaşma, cömertlik, huzur, istikrar, sakinlik, zihinsel
ve duygusal benlikte etkin. <br />
<br />
<strong>KAHVERENGİ</strong> Ağırbaşlılık, önderlik rengi. Eğitim, öğretim, kültür, sanat, emin
olma ve sağlamlık duygularını pekiştirir. <br />
<br />
<strong>LACİVERT</strong> Uyum ve başarı rengi. Sakin ve dingin olma duygularını pekiştirir.
<br />
<br />
<strong>PEMBE</strong> Duygunun ve saf sevginin rengi. Hayallerin, korunma duygusunun
pekişmesinde etkin. <br />
<br />
MOR Ruhsal dünyanın rengi. Asilliği, dengeyi, kendine güveni, sakinleştirici
ve dinlendirici duyguları pekiştirir. <br />
<br />
<strong>SARI</strong> Akıl ve zeka rengi. Umut, ilham ve yöneticilik duygularını pekiştirir.
<br />
<br />
<strong>SİYAH</strong> Güç ve bireysellik rengi. Tutku, hırs, inat ve muhalefet duygularında
etkin. <br />
<br />
Evde siyahtan kaçın <br />
<br />
Renkler doğru kullanıldıklarında hayatımızı olumlu yönde etkiliyor. Işık
Kırgız bir renge uzun süre bağlı kalınmaması gerektiği konusunda uyarıda
bulunuyor. Örneğin sürekli mavi kullanıldığında kendinizi tembelleşmiş, durgun
hissetmeye başlayacağınızı, sürekli kırmızı kullanmanın da agresif bir ruh
haline sahip olmanıza sebep olacağını söylüyor. Ama bu çok sevdiğiniz bir
renkten uzun süre mahrum kalacağınız anlamına gelmiyor. Örneğin, maviyi çok
seviyorsanız bunu turuncuyla dengeleyebilirsiniz. Mavi tonlarındaki
kıyafetinizle birlikte turuncu aksesuar kullanmak gibi... <br />
<br />
Kırgız, yatak odasının da baştan sona siyah ve kırmızı renklerle dekore
edilmemesi gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. Çünkü bu renkler bir süre
sonra ruh dengenizi bozuyor ve depresif bir ruh haline sahip olmanıza neden
oluyor.<br />
<br />
<strong>HUZUR PASTEL TONLARDA</strong><br />Kırgız, siyah ve kırmızıyı sevenlerin bu renkleri
biblo, abajur, tablo gibi objelerde kullanmalarının daha doğru olacağını
söylüyor. Evlerin duvarlarında, mobilyalarda ya da genel dekorasyonunda tercih
edilmesi gereken renklerin başında ise daha çok dinginliği ve huzuru hatırlatan
lila, mavi, yeşil ve pembe geliyor. Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-71077847983990597642014-05-08T06:14:00.000-07:002014-05-08T06:14:48.565-07:00Yaşam dediğimiz şey... <br />
Her tartışmayı kazanmak gerekmiyor. Karşındakinin aynı fikirde olmadığını bilmek ve bundan ders çıkartabilmek de bir kazançtır.<br />
Geçmişinle barışık ol, ki "şimdi"ni mahvetme.<br />
Hayatını başkalarının ki ile kıyaslama. Onların hayatlarında hangi yollardan geçtiklerini bilemezsin.<br />
Mutluluğundan sadece sen sorumlusun.<br />
<div class="text_exposed_show">
Başımıza gelenler üzerinde pek değil, yaptıklarımız üzerinde daha çok kontrolümüz vardır.<br />
Her gün doğaya ilişkin yeni bir şey öğren.<br />
Başkalarının hakkımızda düşündükleri tamamen bizim kontrolümüz altında değildir.<br />
Vücudumuzun ve onun mucizevi harikalarının kıymetini bil...<br />
Unutma. Durum ister iyi, ister kötü olsun mutlaka değişecektir...!<br />
Yararlı eğlenceli ve güzel olmayan şeylerden uzak dur...<br />
Oturmasını, kalkmasını, giyinmesini bilmek ve diğerlerine yardım etmek de çok önemli şeylerdir.<br />
Her gün yatarken "Bugün yapabildiklerime şükür ediyorum" diyerek uyu.<br />
Başarılı olmak için fırsatları değerlendirmesini bil...<br />
Bir olumsuz söz, söyletmese bile bin tanesini çağrıştırır.<br /> Olumlu düşün, olumlu konuş. Özün, sözün ve eylemin bir olsun.<br />
Değerli vaktini dedikodular, olumsuz düşüncelerle, gelmiş geçmiş ve senin kontrolün dışındaki şeyler için harcama. Enerjini olumlu "şimdi" için kullan.<br />
Daha sık kahkahalarla gül, daima gülümse...<br />
Dostlarını kucaklama fırsatını hiç kaçırma.<br />
Yaşam bir şeylerden nefret etmekle geçirilmeyecek kadar kısadır.</div>
<div>
<div data-ft="{"tn":"H"}">
<div class="mtm">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="_5cq3" data-ft="{"tn":"E"}" id="u_jsonp_28_5">
<a ajaxify="https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152438390592718&set=a.408144592717.203993.180199977717&type=1&src=https%3A%2F%2Fscontent-a-ams.xx.fbcdn.net%2Fhphotos-prn1%2Ft1.0-9%2F10294469_10152438390592718_4455956186417333650_n.jpg&size=500%2C567&player_origin=pagelet" class="_4-eo" href="https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152438390592718&set=a.408144592717.203993.180199977717&type=1" rel="theater" style="width: 347px;"><div class="_46-h _4-ep" id="u_jsonp_28_c" style="height: 394px; width: 347px;">
</div>
</a></div>
</div>
</div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-46021647597834471282014-05-06T23:21:00.000-07:002014-05-06T23:21:09.014-07:00EN ÖNEMLİ ADIMLAR İLK ADIMLARDIR <div style="line-height: 150%;">
<strong><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"> </span></strong><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">ABD’nin
Kansas eyâletinin Elkhart kentinde, çok yoksul bir âîlenin çocukları olan iki
kardeş, bir okulda çalışıyorlardı. Her sabah sınıflardaki sobaları yakmak,
onların görevi idi.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Soğuk
bir günün sabahı, kardeşler sobayı temizlediler ve odunla doldurdular.
Kardeşlerden biri, bir şişe gazı odunların üstüne döktü ve ateşe verdi. Öyle
büyük bir patlama oldu ki, eski bina sallandı. Patlama sırasında büyük kardeş
öldü, diğerinin de bacakları fecî şekilde yandı. Daha sonra, şişeye yanlışlıkla
benzin doldurulduğu ortaya çıktı.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Yaralanan
çocuğu tedavi eden doktorlar, çocuğun bacaklarını kesmekten başka çare
olmadığını söylediler. Anne ve babası yıkılmıştı. Zaten bir oğullarını
yitirmişlerdi. Şimdi ise diğer oğulları bacaklarını kaybedecekti.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Anne
– baba, çocuğun bacaklarının kesilmesine razı olmadılar. Doktorlara, kesme
işlemini ertelemesini ricâ ettiler. Doktorlar ise, çocuğun bacaklarının tamamen
yandığını, kesilmezse çocuğun ölebileceğini söylüyorlardı.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Doktorlar
ısrar ettikçe, âîle ertelettiriyordu. Anne – baba, inançlarını kaybetmemişlerdi.
Çocuklarının bacaklarının iyileşmesi için her gece Allâh’a dûâ ediyorlardı.
Hatta çocuğun annesinin yaptığı dûâlar, bazen sabah saatlerine kadar sürerdi.
Onlar Allâh’tan sadece bir şey istiyorlardı: Çocuğun bacaklarının kesilmemesini
ve iyileşmesini. Anne – baba, geceleri Allâh’a dûâ ediyorlar, gündüzleri ise
doktorlara yalvarıp, kesme işlemini bir gün daha ertelemeyi istiyorlardı.
Doktorlarla her gün tartışıyorlardı.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Bu
durum, bu şekilde tam iki ay sürdü. Çocuğun bacakları kesilmedi ama iki ay sonra
sargılar açıldığında, sağ bacağının sol bacağından <st1:metricconverter productid="6 cm" w:st="on">6 cm</st1:metricconverter> daha kısa olduğu ortaya
çıktı. Sol ayağındaki parmaklar ise neredeyse hiç yoktu. Ancak âîle yine de
kararlıydı. Anne – baba, her gün çocuklarıyla evde egzersiz yapıyor, onu
yürüyeceğine inandırmaya çalışıyorlardı.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;"></span><br />
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Aylarca
süren egzersiz hareketleri nihayet başarılı oldu ve çocuk, bir – iki adım atmayı
başardı. Bu çocuk,gençlik yaşına geldiğinde koltuk değneklerinden de kurtuldu
ve yürümeye başladı.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span><br />
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Mucize
gerçekleşmişti ve genç adam, koltuk değneklerine ihtiyaç duymadan
yürüyordu.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Yürüdü,
yürüdü, yürüdü…</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Derken,
koşmaya da başladı…</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Koştu,
koştu, koştu…</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Hiç
durmadan koştu…</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Öyle
bir koştu, öyle bir koştu ki…</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">1934
yılında düzenlenen Atletizm Yarışmaları’nda 4. 06’lık dereceyle maratonda "dünya
rekoru" kırdı.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Bu
genç adam, Glenn Cunningham’dı. Madison Sguare Garden’da "yüzyılın sporcusu"
seçilen Glenn Cunningham, daha sonra "dünyanın en hızlı insanı" ünvânını da
kazandı.</span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: Arial;">Çocukluğunda
geçirdiği bir kazada her iki bacağı da tamamen yanan, doktorların bacaklarını
kesmekten başka çare olmadığını söylediği ve gençlik yaşına kadar koltuk
değnekleri yardımıyla yürüyebilen Glenn Cunningham, atletizmde dünya rekoru
kırıp "yüzyılın sporcusu" seçilme başarısı göstererek "dünyanın en hızlı insanı"
ünvânını kazanırken, bizlere verdiği ders ise şuydu: <em><span style="font-family: Verdana; mso-bidi-font-family: Arial;">İnanırsak
Başarırız…</span></em></span><span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"> </span></div>
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;"></span> </div>
<div style="line-height: 150%;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; line-height: 150%;">(Alıntı)<o:p></o:p></span></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-86300453593630498912014-05-02T07:39:00.000-07:002014-05-02T07:39:23.119-07:00Almadan vermek...
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Geçtiğimiz hafta oturduğum semtin
belediyesine gittim.Gidiş amacım gönüllü olarak yapmak istediğim şeyleri
bildirmekti.Belediye binasına girdikten sonra farklı farklı kişilerle
görüştüm.Daha <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sonra<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bu konuda yetkisi en fazla olan kişiyle
görüşmek için 15 dk bekledim.Görüşmeye gittiğim kişi, beni gayet hoş
karşıladı.Kendimden, aldığım eğitimlerden ve yapmak istediklerimden kısaca söz
ettim. Düşüncelerimi anlattıktan sonra bunları gönüllü olarak yapmak istediğimi
ekledim. Karşımdaki bey gayet şaşırmış vaziyette :” Şimdi siz para karşılığı
olmadan mı bunları yapmak istiyorsunuz?” dedi. Görünüşe göre bir hayli
şaşırmıştı. Biraz konuştuktan sonra şaşırmakta haklı olduğunu anladım. Çünkü bugüne
kadar gelen insanların hepsi yapcaklarının pazarlığını yapmakla meşgul
olmuşlar.<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Bir kez daha gördüm ki bu bizim
eksik yanımız.Hepimizin kendi insanımız için gönüllü olarak yapabileceği bir
şeyler vardır. Fazla değil. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>7 günün
sadece birkaç saatini başkalarına yardım için ayırıyor olsak inanın daha güzel
bir yaşama sahip olacağız.Sadece bununla da kalmayacak <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>manevi açıdan daha doygun kişiler olacağız. Ruhumuzu
dinlendirmek adına gittiğimiz eğitimler, seminerler, terapiler ve daha bir çok
aktiviteler bulunmakta. Bunların hepsine belli bir bedel ödeyerek gidiyoruz. Bu
listeye bir şık da ben eklemek istiyorum ama karşılığında bir bedel
ödemeyeceğiniz. Gönüllü olarak bir yerlerde çalışmak. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Hepimiz farklı alanlarda yetenek
ve bilgi sahibiyiz. Gönüllü olarak yaptığımız çalışmalarda hem yardımlaşma hem
de bilgi alış verişinde bulunmuş olacağız.Şimdi bir kez daha düşünelim bizim
payımıza ne düşüyor? Biz daha güzel bir yaşam için neler yapabiliriz? Bizim
yardımımıza ihtiyacı olan kişilere nasıl yardım edebilirz? <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu soru listesini daha da uzatabiliriz.
Verdiğiniz cevaplar doğrultusunda yüreğiniz size en doğru seçeneği sunacaktır. Bu
seçenek sayesinde sizlerde bir şey almadan bir şeyler vermenin insanda
yarattığı duyguyu yaşamış olacaksınız.<o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgi9eDY-Ty6Nnd2tqfuFAQEHSAL5aQby4n2Zk5zijR6nbhkzvr4KAZMW5g2NznWv9EtBCTkF3bC5D4gsSYsyTCbiLucav7J5VvsMyG0VDUDZzR8HyKWpf_Eyef-mRnjwRtDZuaHKNCbZ6E/s1600/yard%C4%B1mla%C5%9Fma-ve-dayan%C4%B1%C5%9Fma.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgi9eDY-Ty6Nnd2tqfuFAQEHSAL5aQby4n2Zk5zijR6nbhkzvr4KAZMW5g2NznWv9EtBCTkF3bC5D4gsSYsyTCbiLucav7J5VvsMyG0VDUDZzR8HyKWpf_Eyef-mRnjwRtDZuaHKNCbZ6E/s1600/yard%C4%B1mla%C5%9Fma-ve-dayan%C4%B1%C5%9Fma.jpg" height="232" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-74394971196019393212014-04-22T05:34:00.000-07:002014-04-22T05:34:46.080-07:00En Değerlimiz...
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Zaman zaman hepimizin kendimize
tahammül edemediği anları oluyor.Hatta öyle ki severek yaptığımız şeyler bile
artık tat vermemeye başlıyor.Okuduğumuz kitap,yediğimiz yemek,izlediğimiz film
vs listeyi bitirmek mümkün değil.Bu zamanlarda içimiz daralır, ruhumuz bedenimize
sığmaz olur.Yüreğimize cevabını alamadığımız sorular sorup daha da zorlaştırırız
içinde bulunduğumuz durumu. İnsanoğluyuz kimi zaman kendimize acı
çektimeyi,olayların olumsuz yanlarını görmeyi meziyet sanıyoruz.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Tam da bu zamanlarda en güzel
ilacımız olur dostlarımız. Bugün nasıl olduklarını sormak için aradığım iki
dostum,beni o kadar mutlu ettiler ki kelimelerle anlatmak mümkün değil.Çünkü
ikisi de birbirinden habersiz benim hakkımda aynı yorumu yaptılar.Bu yorumlar benim
için beklenmedik bir denklikti ve gün içinde çözmeye çalıştığım bir sorunumun
çözümü oldu.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Dostlarımız kendimizi haksız yere
suçlarken bize biz olduğumuzu gösterirler.Aslında bizde var olan fakat bizim
görmediğimiz güzel yanlarımızı hatırlatırlar.Öyle bir şey söylerler ki
bulunduğumuz andan çıkıp bambaşka bir yere götürürler.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Oya gibi işlediğimiz dosluğumuzun
kıymetini zor zamanlarımızda anlarız.Öyle kolay değildir dosluk kurmak
öncelikle dürüstlük,şefaflık,bağlılık ister.Hiç karşılık beklemeden elimizde ne
varsa <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>veririz.Biliriz ki gün gelecek ve
o verdiklerimiz bize altın tepsilerde sunulacaktır.Bununla birlikte gerçek dost
aynadır.Gizlemez, olduğundan farklı göstermez bizi.Onun söylediklerinin önünde
ya da arkasında başka bir şey aramayız.Sorgulamayız,yargılamayız aynı şekilde
ne sorgulanırız ne de yargılanırız... Güveniriz,onun yanındayken kelimelerimizi
seçmeyiz, saçmalayabiliriz, aklımıza gelen her şeyi bir anda anlatabiliriz.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Acıyı en derinden yaşadığımız
anlarda bile onunla paylaşabilmemiz su serper yüreğimize. Görmekte
zorlandığımız çıkış kapısına gitmek için gören gözümüz, tutan ellerimiz ve
içimizdeki dayanma gücümüz olurlar.Sahip olduğumuz en büyük zenginliklerden
biridir dostlarımız.Zaman geçtikçe değeri artan,biz değer verdikçe bize değer
kazandıran...<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-indent: 35.4pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuQKKUqSzCETBwpM4RLG10nNATdFaZvjGEsUcoYeFVhg4At32g9dHZLyUpQ6vlaeo5cPQZbmjjSwOHzKVBMaDzY4ixNlWS94qV72aZiJo06yCzEutGJmlW3UxIPYG8rJGqvPngN2FJE4Q/s1600/dostluk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuQKKUqSzCETBwpM4RLG10nNATdFaZvjGEsUcoYeFVhg4At32g9dHZLyUpQ6vlaeo5cPQZbmjjSwOHzKVBMaDzY4ixNlWS94qV72aZiJo06yCzEutGJmlW3UxIPYG8rJGqvPngN2FJE4Q/s1600/dostluk.jpg" height="200" width="200" /></a></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-36738905245963434392014-04-21T06:24:00.000-07:002014-04-21T06:37:35.077-07:00Ya şundadır, ya bunda! Karar veremiyorum! <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgblnQGZNnaDww0uDdzfnlwYA1zxDKDZCnG4XC2hEWCX9qR2BGhuVV78NYxXFnsb8Vac3XlRGlHGV-PRFB5M_7G53eMnXlk2-syYHBW3ZxKoO34b8AHUTe8SrERs7I__Fs5BBcIpHVDOfI/s1600/ayna+ve+empati+35.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgblnQGZNnaDww0uDdzfnlwYA1zxDKDZCnG4XC2hEWCX9qR2BGhuVV78NYxXFnsb8Vac3XlRGlHGV-PRFB5M_7G53eMnXlk2-syYHBW3ZxKoO34b8AHUTe8SrERs7I__Fs5BBcIpHVDOfI/s1600/ayna+ve+empati+35.jpg" height="213" width="320" /></a>Bugün özgüven konusunda bir kaç güzel yazı okurken bir tanesi dikkatimi çekti.Bu yazıda dikkatimi çeken nokta, insanların gerçekten hata yapmaktan korkuyor olmalarıydı.Bununla birlikte hayatımızın farklı yerlerinde karşımıza çıkan kararsızlık engeli de ortaya çıkmaktadır.Yazının tamamını sizinle paylaşmak istedim.<br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 11px/16px Verdana; letter-spacing: normal; text-align: justify; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span></span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 11px/16px Verdana; letter-spacing: normal; text-align: justify; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"></span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 11px/16px Verdana; letter-spacing: normal; text-align: justify; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: small;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Özgürlüğün en zor
tarafı karar verme zorunluluğudur. Başkalarının doğruları ile hareket etmek
onların yolundan yürümek her zaman daha kolay gibi. En azından ben de herkes
gibi yaptım diyebilir insan. Uyum içinde kendini bir süre daha güvencede
hissedebilir. Sorumluluk taşımaya da pek gerek kalmaz. Sanırım birçok insan
böyle yaşıyor. Sonra birden özel hayatımızla ilgili kritik bir durum yaşıyoruz
ve karar vermek gerekiyor. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">´Evet´ dersem bir dolu şey geliyor başıma, ´hayır´ dersem
kapkara bir dünya ve boşluk mesela. <o:p></o:p></span></span><br />
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">"Aslında böyle yapmamam gerek ama yapmazsam huzur
bulamıyorum, müthiş bir kararsızlık - nedir bu bilmece, bu çıkmaz?" <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Kendimizi yargılamak yararsız <o:p></o:p></span></span><br />
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Bir de üstüne kendimizi yargılamamız başlar. "Of, niye
böyleyim, niye bilemiyorum nasıl karar vermem gerektiğini, aptal mıyım, neyim
eksik?" "Başkaları nasıl karar veriyor, hiç can çekişmeden benim
gibi? Niye cesaret edemiyorum", vs. vs. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Arkadaşlara, güvendiğimiz kişilere sorarız çaresiz kalınca
"Sen olsan ne yapardın", ben bir türlü karar veremiyorum"
şeklinde. Onlar da canı gönülden, anlatırlar, nasihatlar, örnekler verirler,
kendi hayatlarından, ata sözlerinden, geçmişten, onun bunun başına gelenden. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Evet, doğru, siz de biliyorsunuzdur bunları, çok kereler
düşünmüşünüzdür aynı şeyleri. Ama yine de tuhaftır içiniz - rahat değildir. Hak
da verirsiniz onlara ama niye o kararı öylesine vermek doğal gelmez, kolay
gelmez sizi rahatlatmaz! "Herkes için doğru olan benim için de doğru mu?
Benim doğrumu bulmam için benim karar vermem gerekmez mi?" <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Karar vermekten korkmayın! <o:p></o:p></span></span><br />
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Kararlarımız yaşantımızın kaçınılmaz parçaları. Sorumluluk
taşıdığımız sürece verdiğimiz kararlar ile ister istemez hayatımızı belirli
yollara yönlendiriyoruz. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">İnsanların karar vermede karşılaştıkları en büyük sorun
sonradan pişman olmamak ve yanlış bir şey yapmamak için kendilerini doğru karar
vermeye zorlamaları oluyor. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">İşte ben o yanlış karar kısmında durmanızı istiyorum. Kime
göre yanlış olabilir kararınız? Evet bir sürü insan "Ayol çıldırdın
mı?" diyebilir. Sebep, onların böyle bir karar almayacaklarıdır. Olabilir.
Ama onlar siz değilsiniz. Sizin yaşamınız boyunca edindiğiniz deneyimler, sizin
gereksinmeleriniz, sizi böyle bir karara itiyor olabilir. Ve bu sizin
gelişiminiz için çok önemli bir yol olabilir. Diğerleri buralara gelmemiş
olabilir, böylelikle sizin daha yaşamanız gereken yeni duygulara, yeni olaylara
yeni deneyimlere şans vermeniz şart. Diyelim ki yanlış bir karar verdiniz. Hani
o en korktuğunuz şey başınıza geldi. Bu ne ifade eder? Çok basit: Kendinizi
daha yakından tanımanızı, tecrübe edinmenizi ve en önemlisi yeni sonucun, sizi
yeni çözümler aramanız için zorlamasını. Evet en kötü ihtimaliniz. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Ben böyle istedim, ben sonuçlarına katlandım, ben her türlü
duyguyu, aşk, sevinç, korku, umutsuzluk, acı, başarı, güven; evet hepsini
yaşadım. Ben yaşadım diyebilmek! <o:p></o:p></span></span><br />
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Yanlış yapmaktan korkmayın <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Sorumluluğu üstlenip, ne olursa olsun bir çözüm
bulabileceğinize inanıp kendinize "Ben becerebiliyorum" diyebilme
şansını verin. <o:p></o:p></span></span><br />
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Eğer karar verememe sürecinde çok bunalırsanız, en azından
"Bugün karar vermeyeceğim, yarın karar vereceğim" diye karar verin! <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Calibri;">Bir takım yeni zorluklara çözüm bulmak zorunda kalmanız,
bunları mecburen çözmeniz ve başarı sağlamanız gerecek ve bu da sonuçta sizi
daha güvenli ve mutlu bir insan yapacaktır.<o:p></o:p></span></span><br />
<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">
</span></span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 11px/16px Verdana; letter-spacing: normal; text-align: justify; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><span class="Apple-converted-space"></span></span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 11px/16px Verdana; letter-spacing: normal; text-align: justify; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><span class="Apple-converted-space">Kaynak:www.zeded.com</span></span>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-39082335409072117582014-04-18T04:58:00.002-07:002014-04-18T04:58:11.343-07:00Şişmanlık pişmalıktır...
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiL8doAWQY_WVbZI5PKs6tLVGv6VrTQyevSKOYXGD9dFc3NjbhCFw3XEu0Xw1yM_UMdpTIFR1UrJPt3gZ1PTr91nHONYIc8a45Y1hBu0HKbUyUGN6VJHVDt9xOpwoxBwJYrhc1-Uu1rJng/s1600/timthumb.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiL8doAWQY_WVbZI5PKs6tLVGv6VrTQyevSKOYXGD9dFc3NjbhCFw3XEu0Xw1yM_UMdpTIFR1UrJPt3gZ1PTr91nHONYIc8a45Y1hBu0HKbUyUGN6VJHVDt9xOpwoxBwJYrhc1-Uu1rJng/s1600/timthumb.jpg" height="160" width="320" /></a><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Obezite, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en
önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin
yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre
vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın
sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır.İnsanın
büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli
olan besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta
kullanabilmesidir. Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri
yemek veya içmek değildir. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile
harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Günlük alınan enejjinin harcanan enerjiden fazla olması
durumunda, harcanamayan enerji vucutta yağ olarak depolanmakta ve obezite
oluşumuna neden olmaktadır. Buna paralel olarak, günümüz teknolojisindeki
gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde
sınırlamıştır. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Tamda bu noktada bireylerin obeziteden korunmaları için
yaşam şekillerinde bir kaç değişiklik yapabilmeleri mümkündür. Günlük
hayatlarında dikkat edecekleri ufak detaylar sağlıklarını pozitif yönde
etkileyecektir.Burada sağlık koçları olarak kişinin değişim konusundaki hedefine ulaşması için destek oluruz.Kişinin cevaplaması gereken bir kaç örnek soru sıralayabiriz.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Kişi yediği besini ne için yediğinin farkında
mı?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Hangi durumlarda daha çok yemek yeme ihtiyacı
duyuyor?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Günde kaç öğün yemesi gerektiğini biliyor mu?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Günlük tüketilmesi gereken besin gruplarını ve
miktarlarını biliyor mu?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Hareket etmesini engelleyen şeyler nelerdir?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Sağlıklı yaşam için hayatında daha iyi yapması
gereken bir şey var mıdır?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Sosyal ortamlarda yemek tercihini nasıl ve neye
göre yapıyor?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Daha sağlıklı bir yaşam için atacağı ilk adım
nedir?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Bir uzmandan destek alamasına gerek var mıdır?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin: 0cm 0cm 10pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-bidi-font-family: Wingdings; mso-fareast-font-family: Wingdings;"><span style="mso-list: Ignore;">ü<span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Beslenme ile ilgili sınırlayıcı inançları var
mıdır?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Bu sorular daha sağlıklı ve obeziteden uzak bir yaşam için
sorulacak sorulardan sadece bir kaçıdır.Bireyde genetik olarak aşırı kilo
alımına yatkınlık varsa, kişi bunun için önlemlerini almalıdır. Gerekirse
alışkanlıklarını ve yaşam şeklini ona göre düzenlemelidir.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Unutmayalım ki
tercihlerimizden bizler sorumluyuz. Şimdi beden ve ruh sağlığınız için “Neleri
yapmaktan vazgeçmeli ya da neleri hayatınıza eklemeli?” diye bir liste yapmakla
başlayabilirsiniz. Hayatınızın ritminin devamı için sağlıklı beslenin. Bilmeliyiz
ki şişmanlık pişmanlıktır.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Kaynak:www.thsk.saglik.gov.tr<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-85467785758684156432014-04-16T04:19:00.000-07:002014-04-16T04:19:39.413-07:00Zeirgarnik etkisi ile erteleme alışkanlığının ne ilgisi var?
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Başarıya giden yolda önümüze<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>çıkabilecek olumsuz durumlardan birisi de erteleme alışkanlığıdır. Bazen
yapmak zorunda olduğumuz işleri "canımız istemez" ve erteleme yoluna
gideriz. Peki Zeirgarnik etkisi ile erteleme alışkanlığının ne ilgisi var?<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Garsonlar, Lost dizisi ve Charles Dickens ertelemeyi
bırakmak hakkında bize ne öğretebilir?<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Erteleme illetiyle baş etmenin en basit yollarından biri işi
başından aşkın garsonlardan ilham almaktır.<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Buna Zeigarnik Etkisi deniyor. Rus psikolog Bluma Zeigarnik’in
(resimde solda, evet solda, hayır erkek olan değil, soldaki kadın) ismiyle
anılıyor. Viyana’da gittiği restoranda otururken tuhaf bir durum Zeigarnik’in
dikkatini çekiyor. Garsonların siparişleri sadece servis sürecinde
hatırladıklarını fark ediyor. Servisi tamamladıklarında siparişler
hafızalarından buharlaşıp gidiyor.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Çalışmalarına dönen Zeigarnik bu durumla ilgili bir teori
geliştirmeye koyuluyor. Laboratuar ortamında bir deney oluşturuyor. Deneklere
yirmi kadar basit görev veriyor; bulmaca çözmek, ipe boncuk dizmek gibi
görevler. Yalnız bazen araya girip yapmakta oldukları işi yarıda kesmelerine
neden oluyor. Daha sonra deneklere hangi görevin daha çok akıllarında kaldığı
soruluyor. Tamamladıkları işlerden çok yarım bırakmak zorunda kaldıkları işleri
hatırlayanların sayısı diğerlerinin iki misli çıkıyor.<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Ertelemenin psikolojisiyle ilgili bir fikir verdi mi? İşte
bir ipucu daha…<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Bundan altmış yıl kadar sonra Kenneth McGraw ve
meslektaşları Zeigarnik Etkisini başka bir yoldan test etti. Bu deneyde katılımcılara
oldukça zorlu bir yapboz verildi; hiçbiri yapbozu tam olarak bitirmemişti ki
araştırmanın sona erdiği belirtildi. Buna rağmen katılımcıların yüzde doksanı
yapbozu tamamlamayı sürdürdüler.<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Ne diyorsunuz?<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">Arkası Yarın<o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">İşte size bir ipucu daha: Seyirciyi o kanalda tutmak için
televizyoncuların kullandığı en eski numaralarından biridir haftalık dizi
filmler. Dizinin son sahnesi şok edici, yarım kalmış, sonucu belli olmayan bir
resimle biter örneğin. Kahramanımız balkondadır ve arkasından yaklaşan bir
gölge onu sırtından iter. Sahne burada dondurulur. Kahramanın düşüp
düşmeyeceğini öğrenmek için ertesi haftayı beklememiz gerekiyordur.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<span style="font-family: Calibri;">Sonra şu yazıyı görürüz: DEVAM EDECEK<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Ertesi hafta sonucu görmek için yine o kanalı açarsınız
çünkü gizem aklınızda kalmıştır, zihninizi hâlâ meşgul etmektedir.
Tamamlanmamıştır.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Büyük romancı Charles Dickens da aynı tekniği kullanırdı.
Eserlerinin çoğu, daha sonradan tam olarak yayımlanmış olsa da önce tefrika
halinde basılmıştır. Oliver Twist örneğin.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Madem Başladım O Zaman Bitireyim<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Bütün bu örneklerin ortak noktası şu ki, insan bir işe
başladı mı onu yarım bırakmaktan çok bitirmeye eğilimli oluyor. Erteleme
illetine şayet haddinden büyük bir işle karşı karşıyaysak tutuluyoruz ve o işe
başlamayı sürgit geciktiriyoruz. Bu da genellikle ya nasıl ya da nereden
başlayacağımızı bilemediğimiz durumlarda oluyor.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Zeigarnik Etkisinin bize öğrettiği şu ki, ertelemeyi
yenmekte kullanabilecek bir silah varsa o da bir yerden, herhangi bir yerden
başlamak.<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">En zor kısmından başlamayın elbette. Önce daha kolay olan
kısımları deneyin. Büyük bir projenin bir parçasının bile altından
kalktığınızda gerisi gelecektir. Bir kere başladınız mı içinizde bir dürtü
oluşur. “Madem başladım, bitireyim.” Zihninizin gerisinde, farkında bile
olmadığınız bu küçük ses sizi o görevi tamamlamaya teşvik eder. Dünyanın her
yanında onca insan Lost dizisini nasıl seyretti sanıyorsunuz?<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Gayet basit bir tekniktir bu ama sıklıkla aklımızdan çıkar;
yine gidip bir işin en zor kısmına dikeriz gözümüzü ve gözümüzde büyütürüz işi.
“Yapamayacağım” düşüncesi ertelemenin en sevdiği kardeşidir.<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Yalnız Zeigarnik Etkisinin önemli bir istisnası var. Bir
şeyi elde etmek için yeterince motive olmadığımız durumlarda bir işe yaramaz.
Şurası gerçek ki, bir şeyi imkânsız ya da sıkıcı buluyorsak zahmete girmeyiz.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<span style="font-family: Calibri;">Ama ulaşılabilir bulduğumuz bir amaç için sadece bir adım
atmak çok büyük bir fark yaratır.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></div>
<span style="font-family: Calibri;">Kaynak: http://www.kuraldisidergi.com<o:p></o:p></span><br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-5872737711204741542014-04-10T00:03:00.000-07:002014-04-10T00:03:28.620-07:00Atalet asla başlayamamaktır...<h2>
<span style="color: #ff6600;">Azmin ve kararlılığın zıt kavramı ise atalettir. Azim asla vazgeçmemek demektir. Atalet ise asla başlayamamaktır. Başladığınız işleri bitirmemek de ataletin diğer bir örneğidir.</span></h2>
Atalet içindeki kişilerin genellikle şöyle dediğini duyarsınız: “Ben mükemmelliyetçiyim. Ben bir işe başlamadan önce şartlar benim çalışmam için uygun olmalı. Dikkatimi dağıtacak hiçbir şey olmamalı, çok fazla ses olmamalı, telefonlar mümkünse çalmasın, telefon çalınca dikkatim dağılır. Elbette fiziksel olarak kendimi iyi hissetmeliyim, başım ağrıyorsa nasıl çalışabilirim ki ?” bu kişiler atalet içinde olduklarından bir işe asla başlayamayanlardır.<br />
Bir de başladıkları işi bitirmeyenler vardır, başladıkları işi hep yarım bırakırlar ama onların da mükemmelliyetçilik kılıfıyla örtülmüş bahaneleri daima hazırdır. Şöyle derler: “ben herşeyin tam ve mükemmel olmasını isterim. Hiçbir işden tatmin olmam. Bunun “i” harflerinin noktaları mükemmel bir benek şeklinde olmalı, bütün “t” harfleri birbirinin aynı olmalı. Yoksa o iş bitmiş sayılmaz. Ben kendimin en büyük eleştirmeniyim, ne yapayım ben böyleyim. Mükemmelliyetçi olduğum işler işler bitmiyor. Ama değişemem ki…”<br />
Burada neler olduğunu görebiliyor musunuz ? “Yanlış” bir davranış, “erdemli” bir davranışmış gibi gösteriliyor. Mükemmelliyetçi “kendi standartlarının içinde yaşadığı bu dünya için çok yüksek olduğunu” söylüyor. Hata-erdem sendromu adını verebileceğimiz bu davranış biçimi, aslında kişilerin zayıflıklarını örtmek için geliştirdikleri bir savunma kalkanıdır. Sahte bahaneler bulma çabasıdır. Elbette ki bu davranış şekli ataletin gerçek nedenlerini açıklamaz. Çünkü ataletin gerçek nedenleri çok daha derinlerde saklıdır.<br />
<h2>
<span style="color: #ff6600;">Ataletin temelinde “başarısızlık korkusu” yatar. Korku sizi paralize etmiştir ve ilerlemekten alıkoymaktadır. Hiç başlayamamak ile başladığınız işi bitirememek arasındaki fark nedir ? aslında hiç fark yoktur. Her iki durumda da bir noktada takılıp kalırsınız. Her iki durumda da hiçbir yere varamazsınız. Yapmanız gereken görev ya da iş ne olursa olsun, karşısında yenik duruma düşmüşsünüzdür.</span></h2>
Bu davranışın gerçek nedeni ise sizin gelecekle ilgili oluşturduğunuz hatalı vizyonlarınızdır. Bu işi başaramadığınızda neler olacağını düşünmek, sizi o işi bitirmekten alıkoyan davranışı doğurur… yani ataleti. Belki başarısızlığınız karşısında insanların size güleceklerinden korkarsınız, belki alacağınız eleştirileri kaldıramayacağınızı düşünür ondan korkarsınız ya da korkunuzun nedeni, işi beklenen şekilde tamamlayamadığınızda, cezalandırılacağınız düşüncesi olabilir.<br />
Kısaca geleceğinizle ilgili oluşturduğunuz “negatif vizyonlar” sizi ilerlemekten alıkoyar, takılır kalırsınız. Bu pek çok kişinin zihninin kendi yarattığı bir araçtır.<br />Öyleyse bizi ilerlemekten alıkoyan ataleti yenmek için ne yapmalıyız ? şimdi size ataleti, azme dönüştürmenizi sağlayacak bir teknik göstereceğim. Ataleti ve pasifliği, üretkenliğe ve kararlılığa dönüştürmek için temel prensip şudur.<br />
<a data-slb-active="1" data-slb-group="19209" href="http://kisiselbasari.com/wp-content/uploads/money-tree.jpg"></a><br />
<h1>
<span style="color: #ff6600;">Parçalara Ayırma Prensibi</span></h1>
Tamamlamaya çalıştığınız işin niteliği, bu prosesin işleyişini değiştirmez. Belki bir kitap yazmak istiyorsunuz, bir dağa tırmanmak istiyorsunuz, ya da evinizi badana yapacaksınız. Başarmak istediğiniz şey ne olursa olsun, başarının anahtarı, yapacağınız işi küçük parçalara ayırabilmenizdir. Her küçük parça işin, kolaylıkla tamamlayabileceğiniz, idare edebileceğiniz, bir bölümü olmalıdır. Tam şu anda işin ne kadarlık bölümünü bitirmeniz gerekiyorsa o kadarlık kısmına odaklanın. Daha ilerisinin düşünmeyi bırakın. Geleceği negatif bir şekilde gözünüzün önüne getirmekten vazgeçerek, tam da bulunduğunuz an için pozitif bakış açısı geliştirin. Bu teknik ataleti yenmedeki en önemli tekniklerin başında gelir. Şimdi bunu bir örnekle biraz daha açıklayalım:<br />
Diyelim ki sizden 400 sayfalık bir roman yazmanızı istedim. Eğer siz de çoğunluk gibiyseniz, bunun tamamlanması imkansız bir görev olduğunu düşünebilirsiniz. Ama şimdi size daha farklı bir soru sorduğumu farz edin; bu kez diyorum ki: “bir yıl boyunca her gün 1.5 sayfa yazı yazmanı istiyorum” Yapabileceğinizi düşünür müsünüz ? 400 sayfalık kitap yazma fikri imkansız gibi görünürken, bu yeni teklif size biraz daha kolay gelmedi mi ? En azından yapması imkansız gibi görünmüyor olsa gerek.<br />
Burada yaptığımız “400 sayfalık kitap yazma işini parçalara ayırmak oldu. Peki iş kolaylaştı mı, belki evet… ama inanın bana, hala bazılarınızın gözünün korktuğunu görür gibi oluyorum. Neden mi ? çünkü burada “bir yıl” boyunca sürecek bir çalışmadan bahsettim, her gün 1.5 sayfa yazın dedim. 1.5 sayfa yazma kısmı kolay. Ama bunu 1 yıl boyunca yapmanız söylendiğinde bu pek çok kişinin gözünü korkutur. İnsanlardan bir yıl boyunca sürekli aynı şeyi sürdürmesini istediğinizde, kişiler ileriye bakma ve negatif bir ruh hali geliştirme eğilimine girerler. Öyleyse ne yapmalıyız. Haydi işi biraz daha parçalara ayıralım:<br />
<h2>
<span style="color: #ff6600;">Bu kez sizden, “bugün” 1.5 sayfa yazı yazmanızı istiyorum. Bunu isterken bir yıl, bir ay, bir hafta boyunca demiyorum. “Bugün 1.5 sayfa yazı yaz” diyorum, daha ötesine bakmanızı istemiyorum. Pek çok kişi bunu rahatlıkla kabul edecektir. Hatta 400 sayfalık bir kitap yazmanın kendileri için imkansız olduğunu düşünenler bile.</span></h2>
Yarın olduğunda bu kişilerden yine aynı şeyi isteyeceğim, ve onlara şöyel diyeceğim “düne bakma, yarına da, asıl olan bu gündür ve bugün yapman gerek 1.5 sayfa yazı yazmaktır”. Sizce yapabilirler mi ?<br />Buradaki teknikte yapılması gereken işin yanı sıra zamanı da parçalara ayırmış oluyoruz. Önemli bir işin için gereken zamanı bir günlük zaman dilimlerine bölüyoruz. Aynı anda yapılması gereken işin kendisini de parçalara ayırmış bulunuyorsunuz. İnanın bana bu tekniği bir yıl boyunca uygularsanız, sonunda hepinizin 400 sayfalık bir kitabı olacaktır !<br />
Eğer gözünüzü korkutan bir işle karşılaştığınızda, içinde bulunduğunuz günü esas alır, geriye ve ileriye bakmadan günlük görevlerinizi yerine getirirseniz başaramayacağınız iş yoktur.<br />
Unutmayın en uzun maraton koşusu bile “tek bir adım ile başlar”. Kalkın ve ilk adımızını hemen şimdi atın.<br />
<br />
<br />
Kaynak:muminsekman.com Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-45573560448968809612014-04-04T04:55:00.003-07:002014-04-04T04:55:55.295-07:00BEN MUTLU OLMAYI ÖĞRENDİM
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Bir akşam iş çıkışı arkadaşımın biri bana “Senin kadar mutlu
sağlık çalışanı görmedim” dedi. Aslında bu tespite şaşırmamıştım çünkü
günümüzde mutsuz çalışan kişi sayısı çok fazla.Ona, mesleğe ilk başladığım
zaman <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yapmış olduğum tercihimi anlattım:
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">“Mezun olduktan sonra ilk iş günü merakla<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kliniğe gittim. Daha ilk anda çalışanların ve
hastaların mutsuz yüz ifadeleri dikkatimi çekmişti.Hemen hemen herkes
mutsuzdu.Günün sonunda bende kendimi mutsuz hissederek ayrılmıştım.Ve anladım
ki bu şekilde ben bu işi yapamaycaktım. Ve o anda kendi kendime bir karar
aldım:‘Ya burda mutlu olmayı öğrenecektim ya da diğerleri gibi mutsuz
olacaktım.’”<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;"></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">O gün aldığım kararı, hayatımın her anında uygulamayı
öğrendim. Ve fark ettim ki yaşadığımız her durum karşısında kendimize iki şık
sunmalıyız, ya iyi olacağız ya da kötü.Bu iki şık arasında da tercihi kendimiz
yapıyoruz.Hangisini tercih eder ve inanırsak onu yaşamış oluyoruz.Gittiğim her
yerde burayı seveceğim dedim ve sevdim.Yaptığım her işte tercihimi,sevmekten
yana kullandım ve severek yaptım. Bazen tam tersi oldu sevmeyeceğimi anladım ve
hemen bulunduğum yeri ya da yaptığım işi değiştirdim.Tercihlerimiz bizim
elimizde ve tercih ettiğimiz yolda hangi duyguyla yürüyeceğimiz de.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;"></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Mutlu olmak için beklemeyin...Mutluluğu tercih edin ve
hayatınıza devam edin.<o:p></o:p></span><br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-79725086125182037582014-04-02T05:14:00.002-07:002014-04-02T05:16:24.662-07:0050 GÜÇLÜ SORU<span style="font-size: small;">Zaman zaman hepimizin ne istediğimizi bilemediğimiz anları olmuştur. Koç David Wood'un 50 Güçlü Soru'u kaynağının bu konuda faydalı olacağını düşünerek paylaşmak istedim.Kendinizi tanıdığınız ve ne istediğinizi bildiğiniz bir yaşamınız olsun...<br />
</span><br />
<span style="font-size: small;"><div align="LEFT">
<br /></div>
<br />
<strong>HEDEFİNİZİ BELİRLİYORUZ </strong></span><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">1. Eğer hayatınızı doyasıya yaşamanız mümkün olsaydı, ilk neyi değiştirmekle başlardınız? </span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">
<br />
2. Hayatınızın hangi alanlarında iyileştirme yapardınız? <br />
<br />
3. Şu anda hayatınızda en büyük değişimi yaratacak ne üzerinde çalışabiliriz? <br />
<br />
4. Hedefinizi ikiye katlamak size ne hissettirirdi? <br />
<br />
5. Hayatınızda göz yumduğunuz veya katlandığınız neler var? <br />
<br />
6. Hayatınızda nelerin daha FAZLA olmasını istersiniz? (Bir liste yapın) <br />
<br />
7. Hayatınızda nelerin daha AZ olmasını istersiniz? (Bir liste yapın) <br />
<br />
8. Düzenli olarak yaptığınız halde size bir şey katmayan, amacınıza hizmet etmeyen 3 şey nedir? <br />
<br />
9. Hedefinizi nasıl daha açık, net ve ölçülebilir hale getirebilirsiniz? <br />
<br />
10. Hedeflerinize ulaşmanın yaratacağı en büyük etki ne olurdu? <br />
<br />
11. Başarısız olmayacağınızı baştan bilseniz şu anda ne yapmak isterdiniz? <br />
<br />
12. Bunu; kaçtığınız bir şey yerine, hevesle gittiğiniz bir şey haline nasıl getirebiliriz? <br />
<br />
13. Sevdiğiniz şeyler neler? <br />
<br />
14. Nefret ettiğiniz şeyler neler? <br />
<br />
15. Ölmeden önce yapmak istediğiniz şeylerden biri nedir? <br />
<br />
16. Şu an hedeflerinizi başarmaya kendinizi adamak için doğru zaman mıdır? <br />
<br />
17. Şu an yüzünüze bir gülücük konduracak ne üzerinde çalışmak isterdiniz? <br />
<br />
18. Hayatınızın mükemmel olması için neyin değişmesi gerekir? <br />
<br />
19. Gerçekten, gerçekten ne istiyorsunuz? <br />
<br />
20. Hayat tarzınızda, size biraz daha huzur getirecek hangi değişimi yapmak isterdiniz? <br />
</span></span><b><span style="font-size: small;">HAREKETE GEÇİYORUZ </span></b><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">21. İlk adım/bir sonraki adım nedir? </span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">
<br />
22. İlk (veya bir sonraki) adımı bulmak için yapmanız gereken araştırma nedir? <br />
<br />
23. Bu konu hakkında kimle konuşabilirsiniz? Bu konuyu size kim aydınlatabilir? <br />
<br />
24. Kiminle vakit geçirebilirsiniz ki amacınızı gerçekleştirmek doğal bir şey olsun? (Bu amacınızı zaten gerçekleştirmekte olan kim var?) <br />
<br />
25. İhtiyacınız olan bilgiyi nasıl temin edebilirsiniz? <br />
<br />
26. Bu haftaya anlam katacak, harekete geçeceğiniz 3 konu ne olabilir? <br />
<br />
27. 1’den 10’a giden bir ölçeğe göre cevap verirseniz, bu konular hakkında harekete geçmek sizi ne kadar heyecanlandırıyor? </span></span><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">28. Daha iyi bir sonuç almanızı ne sağlardı? (Korkuyu ele almak, adımları netleştirmek, daha fazla destek, daha fazla eğlence vs) </span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">
<br />
29. Hedeflediğiniz noktaya ulaşmış bir kişi böyle bir noktada ne yapardı? <br />
<br />
30. Bu konuda hiçbir şey yapmazsanız ne olur? (Hiçbir şey yapmamanın size bedeli ne olur?) <br />
</span></span><b><span style="font-size: small;">YENİ BAKIŞ AÇILARI KAZANIYORUZ </span></b><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">31. Bu durumdan ne öğrenebilirsiniz? </span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">
<br />
32. Hangi açıdan bakıldığında bu durum harika (sonuçlar getiriyor)? <br />
<br />
33. Tüm bu durumu en hızlı şekilde değiştirip ondan nasıl keyif alabilirsiniz? <br />
<br />
34. Bu durumda şükredecek ne bulabilirsiniz? <br />
<br />
35. Neyi iyi yapıyorsunuz? Neyi daha iyi yapabilirsiniz? <br />
<br />
36. Hayatınızda daha çok zevk alarak yapabileceğiniz bir şey nedir? <br />
<br />
37. Siz kendi koçunuz olsaydınız, kendinize ne önerirdiniz? <br />
<br />
38. Mevcut davranışınızın değeri nedir? <br />
<br />
39. Kendinizi ve hedeflerinizi sabote etmek için en sık kullandığınız yol nedir? <br />
<br />
40. Sizi kendinizi sabote ederken yakaladığımda size ne demeliyim? <br />
</span></span><b><span style="font-size: small;">GENEL TEŞHİS SORULARI </span></b><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">41. En güçlü olduğunuz 3 alan nedir? </span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Arial; font-size: small;">
<br />
42. Şu an sizi en çok heyecanlandıran şey nedir? Neyi dört gözle bekliyorsunuz? <br />
<br />
43. Hayatınıza daha fazla enerji taşıyacak yollardan biri nedir? <br />
<br />
44. Eğer ideal bir ilişkiniz olsaydı, diğerlerinden farklı olacak şey ne olurdu? <br />
<br />
45. İstediğiniz herhangi bir şeyi yapabilseydiniz, ideal kariyeriniz ne olurdu? <br />
<br />
46. Finansal olarak daha huzurlu olmanızı sağlayacak şey ne olurdu? <br />
<br />
47. Hayatınızı ne için yaşıyorsunuz? Yaşam amacınız nedir? <br />
<br />
48. Eğer (bugüne kadar yaşadıklarınıza bakarak) yaşam amacınızı tespit edebilseydiniz, sizce bu ne olurdu? <br />
<br />
49. Hayatınızda bugüne kadar yaptıklarınızdan neyle anılmak isterdiniz? <br />
<br />
50. Hayatınızda kim daha fazla onurlandırılabilir? Bugün onları herhangi bir şey için onurlandırmak ister misiniz? </span></span>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-68252903440428638452014-03-28T06:57:00.000-07:002014-03-28T06:57:13.435-07:00Bir İnsanın Anavatanı ÇocukluğudurBir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:<br />
<br />
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?<br />
<br />
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım. Hayatım değişti. O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim.<br />
<br />
- Ne oldu, nasıl oldu?<br />
<br />
- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, “Bir insanın anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır.”<br />
Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:<br />
<br />
- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, “Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır.” Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm. Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musunuz, Hocam?<br />
<br />
- Hayır, neden?<br />
<br />
- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum. “Oğlum bugün ödevini yaptın mı?” Tuhaf tuhaf bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da sıkıştırınca, hayır anlamına gelen, “cık” sesini çıkarıyordu. Kızıyordum, söyleniyordum, “Niye yapmıyorsun ödevini!” diyordum. Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.<br />
Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye çalışıyordu. Sonra konuşmaya devam etti:<br />
<br />
- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. “Ben ne biçim babayım,” diye kendime sordum. Seminer için geldiğim İstanbul’dan çalışma yerim olan Kayseri’ye gidinceye kadar düşündüm; otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın.<br />
<br />
- Radikal bir karar!<br />
<br />
- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, Hocam. Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti. Ben eve gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım. Yemekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar yattı biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona ve en nihayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık. Gel şimdi değiştirelim bunu.<br />
<br />
- Eşiniz ne dedi?<br />
<br />
- Hocam biliyor musun ne oldu?<br />
<br />
- Ne oldu?<br />
<br />
- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, “Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bizim ki çocukluğunu yaşayacakmış! Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz.”<br />
<br />
- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor!<br />
<br />
- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim. Her gün, her akşam gece yarılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi.<br />
<br />
- Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın?<br />
<br />
- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve “Hayır!” anlamına gelen “cıkk” dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim. Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş yaptık. Havluyla kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün, her gün oynadım. Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum. Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti. “Ne büyük tehlike!” diye düşündüm. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım.<br />
<br />
- Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike!<br />
<br />
- İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım ve giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya devam ettik. Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen, “Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor, dikkat etmiyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın,” demişti. O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi okuldaki buluşmaya beraber gidelim! Yok, dedi, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim.<br />
<br />
- Eşiniz gelmek istemedi!<br />
<br />
- Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye. Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum. En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler. Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi. Hiç cevap vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi. “Çok mu kötü hocam?” diye sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi. “Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz?”<br />
<br />
- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?<br />
<br />
- Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım. İnanamıyordum kulağıma, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı. Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. “O kadar mı kötü?” diye sordu. Ona da cevap veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım. Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum. Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu. Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. Anavatanı mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş.<br />
“Gel seni yeniden kucaklayayım!” dedim. Kucaklaştık.<br />
“Çocuklar Gülsün diye!” yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur. Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler. Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler. Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun!<br />
<br />
Doğan CÜCELOĞLUAnonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-30191339630158292612014-03-27T05:10:00.001-07:002014-03-27T05:14:57.286-07:00DÖRT YAPRAKLI YONCABugün arkadaşım Nesligül Yazıcı'nın sudaki renkler* bloğundaki bir yazısını okudum.Çok kısa ve net bir yazıydı.Öncelikle sizinle bunu paylaşmak istedim.'Şans getirdiğine inanılan dört yapraklı yonca 'nın bir hastane odasının kapısındaki anlamı ''hasta'nın düşme riski var '''.Hastanede çalıştığım dönemde belki bu yoncayla defalarca karşılaşmıştım fakat hiç bu açıdan düşünmemiştim.Oysa ki yonca, sosyal hayatımda şans, iş hayatımda ise bir uyarı idi.<br />
<br />
Nesligül'ün satırlarını okurken zihnimde "Kim bilir daha neleri yanlış yorumladık ve neleri anlamadan sadece bakıp geçtik?" gibi sorular geçti.<br />
<br />
Zaman zaman ilişkilerimiz de bile bu yanılgıya düşüyoruz.Anlatılmak isteneni anlamıyoruz ve anlamadığımızı da sormuyoruz.Soruları kendimize soruyoruz;asla doğru cevabı alamayacağımızı bile bile.Doğru ya da yanlış anladığımız kadarıyla devam ediyoruz.Kimi zaman da 'ben gördüğüme ve duyduğuma inanırım' diyoruz.Kendimize yanılma, karşımızdakine ise doğruyu anlatma şansı vermiyoruz.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
*<a href="http://sudakirenkler.blogspot.com.tr/">http://sudakirenkler.blogspot.com.tr/</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-37312576320499540972014-03-25T05:07:00.000-07:002014-03-25T05:08:16.577-07:00MUTLU HİSSETMENİN BİLİMSEL FORMÜLÜ<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><u><span style="font-family: Calibri;">Mutlu olmanın
bilimsel açıdan kanıtlanmış 12 yolu<o:p></o:p></span></u></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">Gerçekten mutlu hissetmenin bilimsel bir formülü olduğunu
biliyor muydunuz? Araştırmalar; mutluluğun yolunun küçük değişikliklerden
geçtiğini gösteriyor<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Dünyanın dört bir yanında yapılan bilimsel araştırmalar;
mutluluğun formülünü bulmaya çalışıyor. Son yıllarda mutluluk, yaşama sevinci
ve pozitif olma konularına sıkça eğilen bilim adamları, ortaya hayatı
güzelleştirecek öneriler çıkardı. İşte o öneriler... <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">YARDIMSEVER OLUN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">Psychological Bulletin'de yayınlanan araştırmaya göre;
kendiniz için değil de, başka insanlar için para harcamak, size kendinizi daha
iyi hissettirecek. En mutlu insanların, en büyük vericiler olduğunu ortaya
koyan araştırmaya göre; bağış yaparak ve başkalarına para vererek mutluluğu
yakalayabilirsiniz. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">BOL BOL ŞÜKREDİN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">Pennsylvania Üniversitesi'nden Profesör Martin Seligman; her
gece onları mutlu eden üç iyi şeyi akıllarından geçiren insanların,
diğerlerinden daha mutlu olduğunu kanıtladı. Sizi mutlu eden şeylerin önemli
olması da gerekmez; eşinizin, sevdiğiniz tatlıyı almayı hatırlaması bile
şükretmeniz için yeterli. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">YENİ BİR ŞEY DENEYİN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">Çalışmalar; maceraya katılan, yeni deneyimler yaşayan ve
rutinlerini değiştiren insanların daha mutlu olduğunu ortaya çıkardı. Yeni
şeyler denemek, beyin dalgalarını da uyarıyor. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">HEDEFLER BELİRLEYİN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">Psikolog Jonathan Freedman, kendilerine kısa veya uzun
vadeli hedefler koyanların, koymayanlara göre daha mutlu olduğunu iddia ediyor.
Wisconsin Üniversitesi'nden Richard Davidson, "Bir amaç doğrultusunda
çalışmak, olumlu duyguları devreye sokar" diyor. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">TARAFSIZ OLUN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">'Ultimate Happiness Prescription' adlı kitabın yazarı Dr.
Deepak Chopra; mutlu olmak ve aydınlanmak için tarafsız olmak gerektiğini söylüyor.
Chopra, "Eğer kendi bakış açınızı savunmayı bırakırsanız, enerjinizin
yüzde 99'unu tasarruf edersiniz ve çok daha mutlu olursunuz" diyor. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">İNANÇLI OLUN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">Yapılan yeni çalışmalara göre; inançlı insanlar, olmayanlara
göre hayatlarından çok daha memnun ve daha mutlu. Doç. Bruce Headey'in,
Melbourne Üniversitesi'nde yaptığı 25 yılık araştırmanın sonucunda; inançlı
insanların, kariyer endişesinden kaçındıkları ve duygusal açıdan daha
istikrarlı oldukları ortaya çıktı. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">EN AZ ALTI SAAT
UYUYUN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">İngiltere'de yapılan bir çalışma; günde en az 6 saat 15
dakika kesintisiz uyumanın, insanları mutlu ettiğini gözler önüne serdi. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">10 İYİ ARKADAŞ EDİNİN
</b><o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Nottingham Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma; en az 10
iyi arkadaşa sahip olduğunu söyleyen yetişkinlerin, beş veya daha az yakın
arkadaşa sahip olanlardan daha mutlu olduğunu ortaya koydu. Çalışmaya göre;
daha mutlu hissetmek için, arkadaş çevremizi genişletmemiz gerekiyor. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">SIK SIK GÜLÜMSEYİN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">Gülümsemek ve mutluymuş gibi davranmak, gerçekten üzgün
olduğunuzda kendinizi daha iyi hissetmenize neden oluyor. Birçok araştırmaya
göre; sadece gülümseme hareketi bile, insanların kendilerini daha mutlu
hissetmelerine sebep oluyor. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">ROMANTİZM ÖNEMLİ <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">İlişkilerin, mutluluk üzerinde büyük bir etkisi var.
Biliminsanlarının Cornell Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre; ilişkisi
olan insanlar; olmayanlara göre daha mutlu. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">İŞE YAKIN OTURUN <o:p></o:p></span></b></div>
<span style="font-family: Calibri;">İngiltere'de yapılan son araştımalarda ise; iş yerine 20
dakika mesafede oturan kişilerin, daha mutlu olduğu iddia ediliyor. Her gün kat
edilen yolun uzunluğu; sağlığı ve formda kalmayı doğrudan etkiliyor. <o:p></o:p></span><br />
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;"></span></b><br />
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;">DAHA FAZLA MAVİ<o:p></o:p></span></b><br />
<br />
<span style="font-family: Calibri;">Sussex Üniversitesi araştırmacıları; mavi rengin stresi yok
ettiğini, mutluluğu artırdığını ve özgüveni geliştirdiğini tespit etti.
Çalışmaya göre; çevrelerinde mavi rengi görenler, kendilerini daha mutlu
hissediyor. İngiliz Daily Mail gazetesinde yayınlanan bir araştırmaya göre de;
mavi sevgisi, atalarımıza kadar uzanıyor. Özellikle akşam saatlerinde mavi
renkle iç içe olmak kişiyi çok daha mutlu ediyor. <o:p></o:p></span>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-31802985966627106812014-03-18T08:24:00.000-07:002014-03-18T08:46:17.052-07:00 HEDEFİMİZİ BELİRLERKEN...<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></b><span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Her gün yeni bir güne başlar ve yeni anlara “merhaba”
deriz. Her başlayan yeni günde, hepimizin farklı beklentileri, hevesleri ve hedefleri
bulunmaktadır. Zaman zaman hayatla bir hesaplaşma içine gireriz. Bizden neleri
aldı, neler getirdi, diye... Umduklarımızın ne kadarını bulduk ya da
bulduklarımızın ne kadarı ile yetindik? Her şey şöyle dursun önümüzde bizi
bekleyen yeniliklerle dolu koca bir ömür var. Şu andan sonra ona karşı
sorumluluklarımız da var.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Yeni iş planları,<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Yeni hedefler,<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;"></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Yeni alınacakların listesi,<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Yeni ilişkiler,<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Yeniden şekil vermek istediğiniz her şey sizi bekler.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kendinize biraz
vakit ayırarak yapmak istediklerinizi listeleyin. Bunların içinden birini
seçin. Fakat seçtiğiniz sizi en çok etkileyen, heyecanlandıran, ona
ulaştığınızda mutlu olacağınız hatta hayalini kurabileceğiniz bir tercih olsun.
Bu ilk seçeneğin yanında alternatif hedefleriniz de olsun. Çünkü hedeflerdir
insanı hayatta bir başarıdan diğer başarıya götüren. Geçmişte ulaşamadığınız hedefleriniz
düşündürmesin sizi. Ulaştıklarınızı düşünerek çıkın bu yola. Onlar sizlerin
kimi zaman enerjisi kimi zaman motivasyon kaynağı olacaktır. Hedeflerimizi
belirlerken nelere dikkat etmemiz gerektiğini, gerçek bir hedefin hangi
özelliklere sahip olması gerektiğini bilirsek çıktığımız yolculuğu başarıyla
tamamlama şansımız da yüksek olacaktır. Hedefimizi belirlerken öncelikle
içimizdeki nedeni keşfetmemiz gerekecektir. Ve kendimize “Ne için?” sorusunu
sormalıyız. İsteklerimizin altında yatan asıl nedeni bulduğumuzda ise hedefimize
daha çok bağlanır ve ilerleriz.<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;"> İnsanoğlu, isteklerinin yaratacağı duyguya
sahip olmak ister. Bizler de bir şey isterken duygularımızı sorgulayarak,
istediğimiz şeyin bizde yaratacağı etkiyi düşünerek istemeliyiz. Çünkü herkesin
içsel sebebi kendisi için önemlidir ve diğer insanlardan farklıdır. Hedefimizi,
istek ve arzularımız ile karıştırmamalıyız. İsteklerimiz ne zaman ki hedef
haline gelirse işte o zaman bir düş olmaktan çıkar, gerçekleşmeye başlar. Tam
da bu noktada hayaller gerçeğe dönüşür yavaş yavaş... <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İç sesimize kulak
vererek isteklerimizi hedef cümlemiz haline getirdiysek eğer bundan sonrası
daha eğlenceli olacaktır. <o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Peki, bu hedef cümle
nasıl olmalıdır? Öncelikle pozitif bir dil kullanarak belirlenmelidir.
Düşündüğümüz zaman bizi heyecanlandırmalı ve teşvik etmeli. Aklımızda
tutabileceğimiz kolaylıkta olmalıdır. Çünkü gün içinde bu cümleyi kendimize
hatırlatmalıyız. Belirli bir süre içermelidir ve ölçülebilir olmalıdır. İdeal
süre 12 haftadır. Bu süre bir hedefe ulaşmak için yeterlidir. Hedefimize
ulaşacağımız bu yolda hep bir adım ilerisine gereksinim duyarız ve inandığımız
kadar ilerleyebiliriz.<o:p></o:p></span>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-85677931864092409922014-03-14T07:27:00.000-07:002014-03-14T07:27:18.676-07:00SAĞLIKLI BİR PAYLAŞIM
<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"> Sağlıklı ve kaliteli yaşam adına bir çok şey yazılıyor,
söyleniyor.Gerçekten de mutlu bir yaşam için klişe bir cümle olsa da söylemeden
geçemeyeceğim “Her şeyin başı sağlık.” Bunu hepimiz sıkça duyar ve dile
getiririz fakat istikrar konusunda hala eksik olan bir şeyler var.Aslında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>nelerden ya da kimlerden destek olacağımızı
bilmemiz, işimizi % 50 kolaylaştırmaktadır.Bu konuyla ilgili olarak okuduğum
bir Mehmet Öz röportajını sizlerle paylaşmak istedim.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">“Mehmet, senin seyircileri elçi gibi kullanmak fikrin çok
güzel. Bugün sağlık riskleri olsun, kanserden korunma tarzı beslenme olsun,
kişilere anlattıklarımız kısa bir süre uygulanıyor ve ondan sonrada yavaş yavaş
unutuluyor. Bu nedenle ben ‘Sağlık Koçluğu’nun veya başka bir deyişle ‘Sağlık
Yönetimi’nin çok önemli olduğuna inanıyorum. Nasıl şirketlerin yöneticileri
varsa, kişilerin de sağlıklarının bir yönetici doktoru olmalı ve bu doktor
kişiye özel bir program içinde, kişiyi yönlendirmeli, programlamalı. Bu
uygulamadan programdan yararlanan kişiler kısa sürede bunun büyük faydasını
görüyorlar. Bugün artık kişilerle doktorların el ele, sağlığı yöneteceği bir
tıp anlayışı başladı, bundan yararlanan yıllar kazanıyor. Tabii dediğin gibi,
bu kişiler de bunu kendi yakınları, sevdikleri ile paylaşmalı, onlara yol
göstermeli.”<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">*<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>*<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>*<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">“Hasan bu hepimizin sorunu, bugün aynı problem Amerika’da da
var. Kişiler önce büyük bir şevkle gelip, dinleyip, senin önerdiklerini
uygulamaya başlıyorlar, kısa bir süre sonra konuşulanlar unutuluyor, kendi
yanlışlarına veya eksiklerine devam etmeye başlıyorlar. Dediğin gibi anlaşılır
ve uygulanabilir bir şekilde kişilerin sağlığının yönetileceği, bir ‘Sağlık
Yönetimi’, ‘Sağlık Koçluğu’ programı hakikaten sağlığını korumak, hastalık risklerinle
mücadele etmek isteyen kişilerin en büyük yardımcısı aslında.”<o:p></o:p></span><br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-90981783627662425402014-03-11T07:31:00.001-07:002014-03-11T07:31:31.034-07:00 Dengeli Beslenmenin Kuralları
Yaz mevsimine hazırlıkların başladığı şu aylarda, beslenme konusu herkesi yakından ilgilendirmektedir.Bunun için faydalı olacağını düşündüğüm bazı dengeli beslenme önerilerini sizlerle paylaşmak istedim.<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><o:p></o:p></span> </div>
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>1-</strong> Hayatınızda akılcı
bir beslenme rejimi her zaman olmalı. Kilo vermeyi ertelemeyin. Eğer hızla kilo
veremediyseniz, hayal kırıklığına uğramayın. Keza çok çabuk kilo kaybederseniz,
yeme alışkanlıklarınızı değiştirmeniz imkansız. Herhangi bir tatlıyı yemeden
veya bisküvi paketini açmadan önce kendinize sorun, "Ben gerçekten aç
mıyım" eğer cevabınız olumluysa, on dakika bekleyin ve bu soruyu tekrar
sorun.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;"><strong></strong></span><br />
<span style="font-family: Calibri;"><strong> 2-</strong> Yiyeceklerinizi
haftalık olarak planlayın. Böylece alışveriş yaparken, abur cubur satın
almaktan kurtulabilirsiniz. Asla süpermarkete aç gitmeyin. Eğer insanlar tok
karnına alışverişe giderlerse, besin değeri daha yüksek yiyecekler alıyorlar.
Abur cuburdan da uzak duruyorlar.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><strong><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>3-</strong> Daha hareketli
olabilmek için hayatınızda, beslenme rejiminizde değişiklik yapmaktan
kaçınmayın.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>4-</strong> Bir günlük tutun.
Hem ne yediğinizi, hem de ruh halinizi kaydedin. Eğer istemediğiniz halde yemek
yiyorsanız, bir dakika sonra kendinizi kontrol altına alabilirsiniz. İradeyi
kullanmak, dakikalarla başlar, saatlik, günlük, haftalık, aylık... sürelerle
devam eder. Daima geriye dönüp kendinizi kontrol edin..<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><strong><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>5-</strong> Hiçbir zaman neden
kilo vermek istediğinizi unutmayın. Sıkıldığınızda veya diyet yapmaktan
yorulduğunuzda eski fotoğraflarınıza göz atın. Ve her verdiğiniz kiloda
kendinizi nasıl hissettiğinizi hatırlayın. Değişimin zamanla ve sabırla
olacağını hep aklınızın bir köşesinde bulundurun.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>6-</strong> Geçmişi
değiştiremeyebiliriz ama gelecek için şansımızı deneyebiliriz.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>7-</strong> Eğer istemediğiniz
halde yemek yiyorsanız, bir dakika sonra kendinizi kontrol altına
alabilirsiniz. İradeyi kullanmak, dakikalarla başlar, saatlik, günlük,
haftalık, aylık... sürelerle devam eder.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><strong><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>8-</strong> Yeryüzündeki
hiçbir yiyecek, sizin kendinizi zayıf hissetmenizden daha lezzetli olamaz.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>9-</strong> Artık biliyorum
ki, doğru seçimler yaparsam, zayıflayabilirim. Her an şu soruyu soruyorum:
"Buna ihtiyacım var mı, gerçekten onu yemeyi istiyor muyum?<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>10-</strong> Eğer yemek yemek
istemiyorsanız, yemek yiyebileceğiniz bir yere gitmeyin.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"><strong> </strong></span></span><span style="font-family: Calibri;"><strong>11-</strong> Sosyal zorunluluk olarak, bir partiye gidiyorsunuz, ne
yiyeceğinizi de planlayın.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span><span style="font-family: Calibri;"><strong>12-</strong> Eğer bir açık
büfe ile yüz yüze iseniz, hemen salata bölümüne gidin ve tabağınızı salatayla
doldurun. İkinci kez gittiğinizde kendinizi tok hissedeceksiniz ve daha fazla
kontrol edebileceksiniz.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>13-</strong> Her zaman ölçülü
olun. Porsiyonlarınız küçük olsun.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>14-</strong> Bol sebze, az
yağ, bardak bardak su... .<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><strong><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>15-</strong> Yemeğe başlamadan
önce bir bardak su için ve bu sırada düşünün, "Şu anda yemek yiyorum ama
hedeflediğim kilodan uzaklaşıyorum." Kendi kendinizle yapacağınız
tartışmalar işe yarayacak.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>16-</strong>Bilinçli bir
şekilde yemek yiyin. Yavaş olun. Ağzınıza götürdüğünüz her lokmaya dikkat edin.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>17-</strong> Her yemekten
sonra dişleriniz fırçalayın. Ağzınızdaki temizlik duygusu sizin bir kaç saat acıkmanızı
engelliyor.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>18-</strong> Öğünlerinizde
lifli ve karbonhidrat çeşitliliği yüksek ürünleri tercih etmeye çalışınız.
Yemeklerinizde kolesterolü yüksek ve tuzlu gıdaları kullanmaktan kaçınınız.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><strong><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>19-</strong> Uyumadan önce
yemek yemekten kaçınınız. Özellikle, uyumadan 4 saat öncesine kadar son
öğününüzü yemelisiniz.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><strong>20-</strong> Günlük yemek
alışkanlıklarınız 3 ana ve 3 ara öğün üzerine kurulmalıdır. Öğünlerin
arasındaki süre kısa ve öğünlerin yoğunlukları da az olmalıdır. Hemen her
öğünün sonunda küçük bir meyve parçasının uzun sürede faydası olacaktır.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><strong><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>21-</strong> Vücudun su
dengesi korunmalıdır. Bu bakımdan gün içinde yaklaşık 2-3 litre arası su
tüketmek yararlı olacaktır.<o:p></o:p></span></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9089330635884292420.post-85786813876719470682013-12-02T04:59:00.000-08:002013-12-02T04:59:07.903-08:00RUHUMUZUN YAĞMURLARI
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"> Göz yaşlarımız, bizlerin sahip olduğu en anlamlı şeylerden
biridir.Onlar sadece bir su damlacığından ibaret değildirler.Çünkü onlar
ruhumuzun bir parcasıdır ve aslında duygularımızın somut hale gelişidir... o
küçücük damlacık hüzünleri, acıları, sevinçleri, çaresizlikleri, korkuları,
utançları ve daha bir çok şeyi içinde barındırır.Hiç şikayet etmeden sadece biz
istediğimiz için bulundukları yeri öyle usulca <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>terk ederler ki biz onların gidişini hiç
hissetmeyiz ... Oysa ki onlar en zor anlarımızda bile yardımımıza
koşarlar.Yetersiz kaldığımızda onların kapısını çalarız.Nasıl mı?<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: Calibri;">Sorunlar karşısında bunalır,daralır ve onlar sayesinde
rahatlarız,<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Kendimizi ifade edemeyiz ve susarız onların bizi karşı
tarafa anlatmasını bekleriz,<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Çok mutlu oluruz, mutluluğumuzu daha fazla yansıtmak isteriz
ve yine onları göz önüne çıkarırız,<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Canımız yanar, fırtınalar kopar yüreğimizde fırtınanın
şiddetini dindirmek için yine onları kullanırız,<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Eskilerden bir şarkı dinler, hüzünleniriz yine bizden ilk
ayrılan onlar olur,<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Sevgiliden ayrılırız, ayrılığın bedelini en çok ödeyen onlar
olur,<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Dünya gelirken bile ilk gözden çıkarılan onlar olur,<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: Calibri;">Dua ederken bile onların dualarımıza eşlik etmesini
isteriz.Çünkü biliriz ki onlarla edilen dua daha içten ve daha kıymetlidir
aslında...<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Hayatımızın her
anında bizleri yalnız bırakmayan bu masum damlacıkların bir anlamı bir önemi
olmalı.Onlar bizler için değerli olan duyguların yansımasıdır.Bu yüzdendir <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ağlarken göz yaşlarımızı göstermek
istemeyeşimiz .Çünkü göz yaşlarımız bizler için kıymetlidirler, ruhumuzun
yağmurlarıdır.Ruhunuzun yağmurlarına izin verin...<o:p></o:p></span></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06715005735692772948noreply@blogger.com0